| Kasabadaki yaşlı kadınlar haç çıkardılar ve çılgınca şeyler fısıldadılar, garip şeyler söylediler. | Open Subtitles | النساء العجائز في البلدة عبرن بأنفسهن وهمسن بأشياء مجنونة مثل هذه الأشياء الغريبة |
| Bay Burns Kasabadaki en zengin kişiydi. Belki parayla alakalıydı. | Open Subtitles | السيد برنز أغنى رجل في البلدة ربما الأمر حول المال |
| Satıcıyım, hem de iyisinden. Şehirdeki en iyi mal bende. | Open Subtitles | انا تاجرة مخدرات، تاجرة جيده لدي افضل المخدرات في البلدة |
| Şehirdeki en iyi filmler için bedava biletler verirler. | Open Subtitles | حسناً، حصلت على تذكرة مجانية إلى أفضل العروض في البلدة |
| Hadi ama, Şehirde bir kızlar gecesi yapmak eğlenceli olabilir. | Open Subtitles | بربك، قضاء ليلة مع الفتيات في البلدة قد يكون مسليًا |
| Deneyin başlangıcında, bir araştırmacılar ordusu Kasabaya hücum etmiş. | TED | في بداية التجربة، حط فريق من الباحثين في البلدة. |
| Sadece kasabanın bazı gelenekleri... | Open Subtitles | لكن بعض الناس في البلدة يرون أن وجود فتيات الرقص |
| Ne zaman Kasabada bir suç işlense Richard, o suçların işlendiği evlere gidiyordu. | Open Subtitles | احيانا كانت تحصل جريمة في البلدة وريتشارد يذهب للمنازل التي وقعت الجرائم بها |
| şehre indiğimde seni bisikletinle gördüm. | Open Subtitles | أمر غريب، وأنا في البلدة رأيتك تقودين دراجتك |
| Ya da Kasabadaki herkes, bu yeni skandalın şerefine kadeh kaldırır. | Open Subtitles | وكلّ شخص في البلدة يمكن أن يشرب نخب الفضيحة الجديدة بالشمبانيا |
| Kasabadaki sağlıklı arkadaşıma gideyim, beklemez yoksa. | Open Subtitles | لديّ صديقة صحتها جيدة في البلدة و لن تنتظر |
| Dedi ki "hey, küçük kız" "bu Kasabadaki en serin yerin neresi olduğunu biliyor musun?" | Open Subtitles | ثم قال مرحبا أيتها الفتاة الصغيرة هل تعلمين ما هو ابرد مكان في البلدة |
| Bu Kasabadaki her adamla bir kolun arkanda dövüşebilirdin. | Open Subtitles | وانت يمكن ان تبارز اي رجل في البلدة بيد واحدة وراء ظهرك |
| Bu kovboylar Kasabadaki herkese... sizi burdan temizleyeceklerini söylüyorlarmış. | Open Subtitles | أولئك رعاة البقر أخبروا كلّ شخص في البلدة انهم سوف يقتلونك |
| Şehirdeki en iyi burgerler. | Open Subtitles | يعد ألذ شطائر الهمبرغر في البلدة أأنت جائع؟ |
| Şehirdeki herkes senin kıçına tekmeyi bastı. | Open Subtitles | الجميع في البلدة رمى مؤخرتكي السوداء خارجاً |
| Araba kaydı. Şimdi Şehirdeki herkes bu ayrıntıları öğrenecek. | Open Subtitles | ربّاه، الآن جميع مَن في البلدة سيعرفون بكل هذة التفاصيل |
| Sonra Şehirde bir tasarım konferansı verileceğini öğreniyorum ve bütün oteller satılıyor. | TED | علمت آنذاك، بوجود مؤتمر للتصميم في البلدة قريباً وبأنّه لم يبقَ غرف شاغرة في الفنادق. |
| Kilisenin çanı çaldığında Şehirde bir bebek, ana rahmine düştü denir. | Open Subtitles | و يقال أنه عندما يرن ذلك الجرس فهذا يعني أن هناك طفل تم تويلده في البلدة |
| - Kasabaya geldiğimde. Ve kasabadayım, bir aptal bile bunu anlayabilir. | Open Subtitles | و أنا في البلدة كما يمكن لأي أحمق أن يرى |
| Ben garsondum, o kasabanın en zengin ailesine mensuptu. | Open Subtitles | كنت نادلة وهو كان من اغنى عائلة في البلدة |
| Kasabada bir salonumuz var. Burada da olmasına gerek yok. | Open Subtitles | لدينا حانة في البلدة ، لسنا بحاجة واحدة هنا |
| şehre bir dahaki gelişinde bizi ara. | Open Subtitles | اتصل بنا ، المرة القادمة عندما تكون في البلدة |
| Herkes bunu yapsa şehir pislik içinde olur. | Open Subtitles | لو أنّ الجميع يفعل ذلك ستعمّ الفوضى في البلدة كلها |
| Yapma Sukie, bütün kasaba seni ve arkadaşlarını konuşuyor. | Open Subtitles | انت لا تعلم ما يحدث هناك الجميع في البلدة يتحدثون عنك وعن اصدقائك |
| Valero'nun 51 inci cadde deki yerinden, Şehrin en iyisi. | Open Subtitles | الذي يُباع في فاليرو في الشارع 51، الافضل في البلدة |
| Düğün şehirde mi olacak diye sordu. | Open Subtitles | سألتني إن كنا سنجري الزفاف في البلدة |
| Edward, iş için mi keyif için mi bu şehirdesin? | Open Subtitles | "ادوارد" هل انت في البلدة من اجل العمل او من اجل الاستمتاع؟ |