| Ama önce o bilgisayarda ne olduğunu görmek istiyorum sonra konuşuruz. | Open Subtitles | ولكن اريد ان اري ما يوجد في الحاسوب اولا وبعدها سنتكلم |
| İlk araştırma ve geliştirme esnasında deniz altında bir klip çekerek bilgisayarda tekrar oluşturduk. | TED | خلال مرحلة البحث والتطوير الأولية أخذنا مقطع من لقطات تحت الماء وأعدنا إنشائه في الحاسوب. |
| Ölüm Yıldızı'nın planları ana bilgisayarda yok. | Open Subtitles | تصميمات نجمة الموت ليست في الحاسوب الرئيسي |
| Pes edeceğini söylemiştim. Yeni Bilgisayar nasıl? İyi mi? | Open Subtitles | أخبرتكما إنه سيلين، ما رأيكما في الحاسوب الجديد؟ |
| Asıl olan bir Bilgisayar hatası vardı.. | Open Subtitles | خلاصة الموضوع هي أنه كان خطأ في الحاسوب. |
| Dokümanlara göre para aşağı katta olmalı. | Open Subtitles | أدخلتها في الحاسوب ذلك المال كان بالأسفل |
| Hatta bu bilgisayardaki hastayla ilgili bir terim bile ürettim. | TED | فقد قمت حقيقة بصياغة اسم لهذا الكيان في الحاسوب. |
| Her şey bilgisayarda var. | Open Subtitles | مطعم متطور كهذا. كل شيء مسجل في الحاسوب. |
| Formu doldurup yollamazsanız bilgisayarda adınız görünmez. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكن أن تكون في الحاسوب حتى تملأها وترسلها في البريد |
| bilgisayarda adınız yoksa randevunuz olamaz. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكنك الحصول على موعد حتى تكون في الحاسوب |
| Sorun bilgisayarda değil. | Open Subtitles | هو من صنع الحاسوب المشكلة ليست في الحاسوب |
| Test sonuçlarını sadece bilgisayarda mı tutuyorsunuz? | Open Subtitles | السجلات الوحيدة التي لديك للإختبارات هي في الحاسوب |
| bilgisayarda adınızı göremiyorum. | Open Subtitles | يبدو أنني لا أستطيع إيجادك في الحاسوب |
| Muhtemelen bilgisayarda değildir. | Open Subtitles | من المحتمل أن الملف ليس في الحاسوب |
| Bilgisayar virüs sorunu falan yok burada. | Open Subtitles | لاتوجد مشاكل احدثها الفايروس في الحاسوب هنا |
| Program arabirimi, kullanıcı sağlar kontrol donanımı yeteneği, Bilgisayar. | Open Subtitles | واجهة البرامج هي التي تمكنك كمسـتخدم من التحكم في الحاسوب ومعداته الداخلية |
| Ufak bir Bilgisayar problemini halletmeni istiyoruz sadece. | Open Subtitles | نحن نريد فقط اصلاح مشكلة صغيرة في الحاسوب |
| Dokümanlara göre para aşağı katta olmalı. | Open Subtitles | أدخلتها في الحاسوب ذلك المال كان بالأسفل |
| ATM'lerden ve kredi kartlarından para çekip, izini kaybettirmek için bilgisayardaki yeteneğini kullandı. | Open Subtitles | لذا إستعملت مهاراتها في الحاسوب للدخول على حسابات بطاقات إئتمانية وإختفت |
| bilgisayardaki verici farklı biçimlerde şifrelenmiş. | Open Subtitles | جهاز الإرسال في الحاسوب مشفرٌ على عدة مراحل |