İnsanlık da yanlış yolda. Hem de tehlikeli bir yolda. | Open Subtitles | البشرية أيضا تمشي في الطّريق الخاطئة تمشي في طريق خطرة |
Yaralandılar. Ambulans yolda. | Open Subtitles | انهم يخلون الجرحي بالداخل و سيارةَ الإسعاف في الطّريق |
Ama Mulder'da belki yolda buraya gelirken çok su kaybı yaşadığından, pek fayda göstermedi. | Open Subtitles | لكن مولدر عمل أقل حسنا. ربما بسبب الجفاف عانى في الطّريق هنا. |
yolda gelirken radyoyu dinledim de. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ أَستمعُ إلى الراديو في الطّريق إنتهى. آخ. |
Giderken yolda huzur evine uğrayın. | Open Subtitles | خُذْه إلى اللعبةِ غداً ويَجْعلُ توقّفاً غير متوقّعَ في الطّريق. |
Hatta yolda gelirken yeni biriyle tanışacağımı düşünüp heyecanlandım. | Open Subtitles | فرايزر: في الطّريق هنا، أنا كُنْتُ أَحْصلُ على نوعِ في الحقيقة متحمّسِ حول إجتماع شخص ما جديدِ. |
yolda başka ödül avcıları olabilir. | Open Subtitles | لذا هناك قَدْ يَكُون صيّادو الوفرةِ الآخرينِ في الطّريق. |
İçki içtikten sonra mektubumu yolda düşürüp kaybetmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ وأن سقط بعد الشرب في الطّريق وفقد رسالتي |
Bazı cevapsız aramalar var. yolda çalıyordu | Open Subtitles | لابدّ أن يكون عليه بعض النداءات كان يرن في الطّريق |
Günaydın çocuklar. Yavrular yolda. | Open Subtitles | صباح الخير, يا أطفال أطفالٌ رُضَّع في الطّريق |
Buraya gelirken yolda başınıza bir şey gelebileceğini hissetmiştim. | Open Subtitles | كان لديّ شعور أنّكم ستكونون في خطر في الطّريق إلى هنا. |
Yardıma ihtiyacımız var. Bizimle yolda buluşsun. Kızı da getirsin. | Open Subtitles | نحتاج إلى المساعدة وأن يقابلنا في الطّريق. |
Amerika'da 30 home runa imza attı ayrıca üçüncü çocuğu da yolda, haberin yok mu? | Open Subtitles | ضرب 30 إكمال دورة في الولايات المتحدة وأصبح طفل ثالث في الطّريق إقرأ الصحف؟ |
Derdini yolda anlatırsın. | Open Subtitles | أخبرنا عنه في الطّريق إلى سان بيدرو. |
Biraz uzakta, ama yolda güzel bir baba, oğul muhabbeti yapabiliriz. | Open Subtitles | أنها ستحتاج للسفر قليلاً، لكن في الطّريق... يمكن أن نقوم بمحادثة لطيفة بين أب وابنه. |
Çocukları severim. Bebeğim yolda. | Open Subtitles | حصل على الطفل الرضيع في الطّريق نفسي. |
Araçlar yolda. | Open Subtitles | حسنا، حصلنا على العربات في الطّريق. |
Ke Wang yolda. Ben onun arkadaşıyım. | Open Subtitles | هو في الطّريق الى هنا وأنا أحد أصدقائه |
Makoto, aklıma gelmişken yolda şeyle karşılaştım Chiaki'yle. | Open Subtitles | بالمناسبة،ماكوتو... ... في الطّريق إلى هنا إجتمعتُ... ...بتشاكي. |
Diğer çocuğu da yolda. | Open Subtitles | صديقة. إبن، وطفل آخر في الطّريق. |
Alman 2 nci Ordusu Amiens'e doğru yola çıktı ama yavaşladı ve durdu. | Open Subtitles | "الجيش الثاني الألماني توجّه إلى "أميانز لكنه تباطأ ووقف في الطّريق |