| Kitt, füzeye karşı koymak için gereken enerjiyi Tam zamanında yönlendirdi. | Open Subtitles | كيت قامت بتحويل ما يكفي من الطاقة بالضبط في اللحظة المناسبة للصمود أمام الصاروخ |
| Neyse ki kamptaki avcılar Tam zamanında geliyor ve ekibi yolculuğun son aşaması için kurtarıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ، جاء الصيادون من المخيم في اللحظة المناسبة لإنقاذ الطاقم من انقضاء أجل رحلتهم |
| Tam zamanında geldin! | Open Subtitles | أنت قد وصلت في اللحظة المناسبة. |
| Hayatın ilginç bir ironisi bu, yanlış şeyi doğru zamanda yapmak. | Open Subtitles | أفترض أن هذا هو واحد من السخرية من الحياة: فعل الشيء الخاطئ في اللحظة المناسبة. |
| Her daim, doğru zamanda doğru yerde olmayı nasıl başarabiliyorsun, hayret! | Open Subtitles | من الغريب كيف ترتب ان تكون في المكان المناسب في اللحظة المناسبة |
| Bir çocuğu doğru anda yanlış etkileme fırsatına sahipti. | Open Subtitles | لديه القدرة على أن يكون التأثير الخطأ، في اللحظة المناسبة |
| Tam zamanında geldin. | Open Subtitles | أتيت في اللحظة المناسبة |
| Tam zamanında. | Open Subtitles | في اللحظة المناسبة. |
| Tam zamanında gelmişim. | Open Subtitles | مشيت في اللحظة المناسبة. |
| Tam zamanında. | Open Subtitles | في اللحظة المناسبة. |
| Tam zamanında. | Open Subtitles | في اللحظة المناسبة. |
| Beeetty seni Tam zamanında kurtarmış. | Open Subtitles | بيتي) , أنقذتكِ في اللحظة المناسبة) |
| - Tam zamanında. | Open Subtitles | - في اللحظة المناسبة . |
| doğru zamanda ortaya çıkacağım. | Open Subtitles | سأخرج في اللحظة المناسبة لا, لن تفعل ذلك |
| Ve araçların doğru zamanda vuracaktır. | Open Subtitles | وستضرب ضرباتك في اللحظة المناسبة |
| Yanlış yemeği yedi ve zehirlenmekten kurtuldu ve sonra tam doğru anda tökezledi ve suikastçi mermisinden kurtuldu. | Open Subtitles | -إذن أكل الوجبة الخاطئة وتجنّب التعرّض للتسمّم ، ومن ثمّ تعثّر في اللحظة المناسبة تماماً لتجنّب التعرّض للقتل من قِبل قاتل عبر نافذة. |