| Belgeler ve diğer şeylerin çoğu Kütüphanedeki yazı masasında. | Open Subtitles | الأوراق و الأشياء الضرورية موجودة غالباً في طاولة الكتابة في المكتبة |
| Belgeler ve diğer şeylerin çoğu Kütüphanedeki yazı masasında. | Open Subtitles | الأوراق و الأشياء الضرورية موجودة غالباً في طاولة الكتابة في المكتبة |
| Kazıklı Voyvoda hakkındaki her şeyi araştır. Ben kütüphaneye bakacağım. | Open Subtitles | عن أسطورة فلاد الوالاشي في الأنترنت وأنا سأبحث في المكتبة |
| -Güzel. Harry'e yardım et. Nicholas Flamel'le ilgili bilgi bulmak için kütüphaneye gidecek. | Open Subtitles | حسناً، يمكنك مساعدة هاري إذن فسيبحث في المكتبة عن معلومات عن نيكولاس فلاميل |
| Merkez Kütüphane'de bir konuşma yapacağım. | Open Subtitles | حسناً ، سأذهب لإلقاء خطاباً في المكتبة المركزية |
| Bir internet sayfası yapsan kütüphanede bir ayda kazandığının kaç katını kazanırsın. | Open Subtitles | لما لا تصمّم مواقع إنترنت أليس ذلك، أفضل من العمل في المكتبة |
| Kütüphanedeyim. Kitapları raflara koyup sikişen biri var mı diye kontrol ediyorum. | Open Subtitles | في المكتبة ، أقوم بترتيب الكتب وأطرد من يحاول المضاجعة بداخل المكتبة |
| Kütüphanedeydim, gözlüğümü çıkarmıştım ve lenslerimi takacaktım. | Open Subtitles | كنت في المكتبة وقد نزعت نظاراتي وكنت بصدد وضع عدساتي اللاصقة |
| Kütüphanede ya da çalışma odasında nasıl durur, görürüz. | Open Subtitles | أرى ماذا سيكون شكلها في المكتبة أو في المكتب |
| Ağırlık çalışıp Kütüphanedeki tüm kitapları bitirmeye çalışıyormuş. | Open Subtitles | يرفع الأثقال ويحاول قراءة جميع الكتب الموجودة في المكتبة |
| Dersleri iyi değilmiş ve Kütüphanedeki işinden de arada kaytarıyor. | Open Subtitles | لا تبلي حسناً في المدرسة الثانوية أو ذهبت للعمل في المكتبة |
| Sen ve Kütüphanedeki herkes rahatlasın. | Open Subtitles | يمكنك وجميع من في المكتبة يمكنهم الاسترخاء تماما |
| Nükleer radyasyonla alakalı Kütüphanedeki tüm kitaplar. | Open Subtitles | تفضل كل الكتب الموجودة في المكتبة عن الاشعاع الذري |
| Siz gerçekten Marlon gibi bir çocuğun kütüphaneye gittiğini düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | هل تظنون حقاً فتى مثله يقضي أي وقت في المكتبة ؟ |
| Bu yüzden limitsiz depolayabilme, limitsiz bant genişliği -herzaman için- şansını bir kütüphaneye ait olan bir şeyi paylaşmak isteyen herkese ücretsiz olarak verdik. | TED | لذلك فنحن وفرنا مساحات تخزين غير محدودة, مدى حزمة غير محدود للابد مجاناً لأي شخص لديه شيئاً ليشاركه في المكتبة |
| -Ama o yapmadi. kütüphaneye koydu. | Open Subtitles | لم يرتكب الجريمة، وضعها في المكتبة لكنه لم يقتلها |
| Salonun kapısına kilit vurdun ve onları kütüphaneye mi götürdün? | Open Subtitles | وضعت قفل على صالة التدريب وأجبرتهم علي مقابلتك في المكتبة ؟ |
| Hepsi en son Kütüphane de görülmüş. | Open Subtitles | و جميعهم آخر مرة تمت رؤيتهم فيها كانت في المكتبة |
| Kütüphanede, bir biyoloji ödevi için bazı kitaplar almaya gitti. | Open Subtitles | في المكتبة تحضر كتباً من أجل مشروع مادة الأحياء |
| Bir şeye ihtiyacınız olursa Kütüphanedeyim ben. | Open Subtitles | سأكون في المكتبة إن احتجت لشيء |
| Geçen gece Kütüphanedeydim, kısıtlı bölümde. | Open Subtitles | لقد كنتُ في المكتبة تلك اللـّيلة. في القسم المحظور. |
| Ne çalışma odasında testere işleri görmek istiyorum, ne de kütüphanede bando takımı. | Open Subtitles | لا ترى سلسلة الفن في الدراسة، لا فرق موسيقية في المكتبة |
| Ve daha fazlasını görmek isteyenler için, aşağıda kitapçıda kitabımı bulabilirsiniz. | TED | ولمن يريد رؤية المزيد، فكتابي موجود في المكتبة بالأسفل |
| Arşivimizde tünellerin haritası olacaktı. | Open Subtitles | لدينا خريطة للمنظومة الأنفاق في المكتبة |
| Kendisiyle Salt Lake halk kütüphanesinde telefon rehberlerini ezberleyerek bir gün geçirdik. Oldukça enteresandı. | TED | قضينا الظهيرة سوية في المكتبة العاملة لسولت سيتي نحفظ دفاتر الأرقام والذي كان لامعاً |
| Ve şu adam da gazetelere bakmaya indiğimde Kütüphanedeydi. | Open Subtitles | وذلك الرجل كان في المكتبة عندما نزلت لقراءة الصحف. |
| Asil canta evden hic cikmadi, hala kutuphanede. | Open Subtitles | الحقيبة الحقيقية لم تغادر تلك الغرفة. إنها ما زالت في المكتبة. |