| otoparkta tatlı, kırmızı kurdeleli 300,000 dolar değerinde bir SLS var. | Open Subtitles | ثمة مرسديس بـ300 ألف دولار في الموقف مع شريط أحمر جميل |
| Eminim otoparkta çalabileceğin güzel bir araba duruyordur. | Open Subtitles | انني متاكد ان هناك سيارة لطيفة في الموقف تستطيع سرقتها |
| Şimdi arabası burada park yerinde bulundu. | Open Subtitles | حسنا الآن ، سيارتها وجدوها في الموقف هنا |
| Ertesi sabah cesedi bıçaklanmış halde park yerinde bulundu. | Open Subtitles | 00 مساء جثتها وجدت الصباح التالي في الموقف مطعونة حتى الموت |
| Fazla vaktimiz yok. Wilhelmina parkta. | Open Subtitles | ليس لدينا الكثير من الوقت ويلمينا في الموقف |
| Benimle 75 Güney'deki Highbridge Creek'i hemen geçtikten sonraki büyük mola yerinde buluşmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن تقابلني في 75 شمالاَ في الموقف الكبير اعبر الجسر العالي |
| Yerimi aldım, gidebilirsin. | Open Subtitles | - في الموقف. أنت واضح. |
| Gordon'ın, otoparkta, biri tarafından kasten ezildiğini biliyoruz. Muhtemelen kafasındaki çatlak yüzünden öldü. Ve biri onu tuvaletin tavanına sakladı. | Open Subtitles | نعلم أن جوردون كان يركض عمدا في الموقف ربما مات من كسر بالجمجمة وأخفاه شخص ما في سقف المستودع |
| Evet, kapalı otoparkta kadınla birlikte olduğunu söyledin. | Open Subtitles | أجل فقد سبق وأخبرتني عما جرى بينكما في الموقف |
| Gitmemiz lazım. 12. caddedeki otoparkta silah ateşlenmiş. | Open Subtitles | يجب أن نذهب, طلق ناري في الموقف على طريق 12 |
| Tekrar gitmeye karar vermeden önce otoparkta yarım saatten fazla beklediniz. | Open Subtitles | أين بقيتِ في الموقف لمدّة نص ساعة قبل أن تقرري الرحيل مجددًا |
| Nehrin karşısındaki bir otoparkta Rockwell'le birlikteymiş. | Open Subtitles | وهو مع روكويل في موقف للسيارات عبر النهر. قلت له كنا نص عليه عندما كنا في الموقف. |
| Aslında otoparkta bir araç gördüm camları kapalıydı. İçinde bir köpek vardı. | Open Subtitles | أتعرفين، لقد رأيتُ سيّارة في الموقف نوافذها مرفوعة، كان هُناك كلب في الداخل. |
| Geldiğimizde park yerinde başka arabalar da var mıydı? | Open Subtitles | عندما أتينا إلى هنا، هل كانت هنالك سيارات في الموقف |
| Sen park yerinde bekliyorsun. Ben içeri giriyorum. | Open Subtitles | أنت تنتظر في الموقف و أنا أدخل |
| Arabana git, park yerinde buluşuruz. | Open Subtitles | اذهبي لسيارتكِ وسنتقابل في الموقف |
| park yerinde, arabamın içerisinde seks yaptık. | Open Subtitles | مارسنا الجنس في سيارتي في الموقف |
| İşte parkta o adamdan aradığım şey buydu. | Open Subtitles | ذلك ما كنت أبحثُ عنه في الموقف مع ذلك الرجل |
| Oh, bu....birisi için parkta birşeyler yaptım o kadar. | Open Subtitles | فعلت بضعة أشياء لشاب في الموقف |
| Daha kısa bir süre önce; aynı mola yerinde başka bir kadın cesedi bulunmuştu. | Open Subtitles | ليس منذ وقت طويل جثة إمرأة أخري وجدت مقتولة في الموقف نفسه |
| Sorun şu ki; beni mola yerinde görmüşler. | Open Subtitles | المشكلة هي أنا شوهدت في الموقف |
| Yerimi aldım. | Open Subtitles | في الموقف. |