| Nükleer bir denizaltı, 5 gün önce, Beaufort Denizi'nde, onun aracını buldu. | Open Subtitles | أي حدّدت غوّاصة نووية مكان حرفته في بحر بيوفورت قبل خمسة أيام. |
| Kuzey'in nükleer program yürüttüğü şüpheleri ve ABD donanmasının Güney Denizi'ne ilerleyişi arasında ülkede gergin bir hava hakim. | Open Subtitles | التوتر بلغ أعلى مستوياته وسط شكوك من كوريا الشمالية بشأن برنامجها النووي وتقدم سفن الولايات المتحدة في بحر الشرق. |
| Kuzey Denizi'nde Danimarka'nın 3 tane mevcut petrol rezervleri bulunuyor. | Open Subtitles | انها حالياً ثلاث مرات أحتياطيات نفط الدنمارك في بحر الشمال |
| Bu salondaki kadınlar bir ateş denizindeki nilüferleridir. | TED | ان النسوة هنا في هذه القاعة هن كزهرة اللوتس في بحر من نيران |
| Engin bir ışık denizindeki küçücük damlalar. | Open Subtitles | كوكبنا .. تلك النقطة ضئيلة الحجم في بحر واسع من الضوء الأبيض |
| Yaşam, bir düğüm noktası olarak, aşırı büyük bilgi denizinin içinde doğmuştur. | Open Subtitles | الحياة هي، مثل نقطة عقديّة وُلدت في بحر غامرٍ من المعلومات. |
| Burada mahkumlarım var. Turuncu tulumlar denizinin içinde boğuluyorum. | Open Subtitles | لدي حفلة سجناء هنا انا أغرق في بحر الملابس البرتقالية. |
| Fakat uzun dalga boyuna sahip bir denizde, rahat olursunuz ve düşük enerjili. | TED | لكن في بحر ذو أمواج طويلة، فسوف تتحرّك ببطء و استرخاء طاقة قليلة. |
| Ne yazık ki, sadece BMD yetenekli gemiler Japon Denizi, vardır | Open Subtitles | لسوءِ الحظ فإن السفن الوحيدة المضادة للصواريخ متواجدةٌ في بحر اليابان |
| Burdan biraz daha soğuk aşağıdaki bir bölgede Güney okyanusundaki Ross Denizi. | TED | بالتوسع للأسفل لمكان أبرد قليلاً في بحر الروس في المحيط الشمالي |
| Beaufort Denizi'nde buzların eridiği yerlerde açık denizde su üstünde görüyoruz onları. | TED | غدونا نراهم في بحر بيفورت وهم عائمون على سطحه جراء ذوبان غطاءه الجليدي |
| Bu tekneyle denize açıldım ve Güney Çin Denizi'nin güneyinde, özellikle Java Denizi'nde araştırmalar yaptık. | TED | وقد أبحرت على ظهره، وأجرينا استطلاعات عبر جنوب بحر جنوب الصين وبالخصوص في بحر جاوة. |
| Hiç unutmam, Bering Denizi'nde bir yengeç gemisinde hala üzerinde çalıştığın "Deadliest Catch"in elemanlarıyla birlikteydim ilk sezon. | TED | ولن أنسى، في بحر بيرنغ، على متن قارب السلطعون مع لاعبين دموية الصيد، والتي أنا أعمل فيها في الموسم الأول. |
| O zaman Ege Denizi'ndeki hiçbir Müttefik gemisinin durduramayacağı kadar güçlü ve hatasız iki top. | Open Subtitles | مدفعين قويين ودقيقيين جاهزين لأي سفينه من سفن الحلفاء في بحر ايجه |
| Pislik denizindeki parlak bir yıldızın eve dönmesi gibi. | Open Subtitles | الامر مثل النجم الساطع في بحر من الهراء كوني عدة للبيت |
| Bir zümrüt denizindeki kusursuz bir elmas seti gibi. | Open Subtitles | كماسة لا تشوبها شائبة تتواجد في بحر من الزُمرد |
| Bir zümrüt denizindeki kusursuz bir elmas seti gibi. | Open Subtitles | كماسة لا تشوبها شائبة تتواجد في بحر من الزُمرد |
| Çocuklarla dolu bir denizde kim kendisi gibi olana çaresizce yapışır. | Open Subtitles | أقصد في بحر مليئ يالأطفال الذين هم متمسكون بشدة بنوعهم الخاص، |
| denizde balık tutarken, balığın oltaya geldiğini hissettiğiniz an mesela. | Open Subtitles | اللحظة التي تحس أنك تصطاد في بحر عميق واقتربت من |