| Kendi ülkesinde böyle bir olayın yaşanabileceğini hayal edemezdi. | TED | لم تكن تستطيع أن تتخيل أن مثل هذه الظاهرة قد تحدث في بلدها. |
| Daviana hakkında şaşırtıcı olan şey ise her hafta zamanını hiç tanımadığı insanlara ayırmasıdır. Bu insanlar onun ne çevresinde, bölgesinde hatta ülkesinde bile değiller -- belki de hiç tanışmayacaklar. | TED | المذهل في دافينيا. إنها مستعدة أن تبذل جهد كل أسبوع. لتساعد أناس غرباء: أناس ليس لها بهم علاقة، ليسوا جيرانها ولا مدينتها ولا حتى في بلدها. أناس غالبا لم تقابلهم قط. |
| Benden sana eski ülkesinde yaptıkları şekilde rüşvet vermemi istedi. | Open Subtitles | أرادت مني أن أقدم لك رشوة كما يفعلون في بلدها السابق |
| "Hatta kendi ülkesinde bile kıymeti bilinmiyor." | Open Subtitles | "حتى الآن, هم لا يقدرونها حق قدرها في بلدها" |
| Bu sadece Çin kendi ülkesinde yollar, limanlar ve demiryolları yapması ile alakalı değil.... Çin, 85.000 km'lik bir yol ağı kurmayı başarmıştır Çin'de ve bu Amerika'yı geride bırakır -- Fakat Afrika gibi yerlere bile bakın, Çin, Kahire ve Cape Town arasındaki mesafeyi asfaltlama çalışmalarına yardımcı olmustur bu mesafe 9.000 mildir. yani New York ve Kaliforniya arasındaki mesafenin 3 katı. | TED | ان الامر ليس بناء الصين الطرق و السكك الحديدية و الموانئ في بلدها تمكنت من بناء 85,000 كيلومتر من شبكة الطرق في الصين و الذي تعدت الولايات المتحدة و حتى اذا نظرت الى بعض الاماكن مثل افريقيا لقد تمكنت الصين من المساعدة في زفلتة المسافة بين كيب تاون و القاهرة التي تقدر بي 9000 ميل او ثلاثةا ضعاف المسافة بين نيويورك الى كالفورنيا |