| Şu an elimde 27,000'den fazla çalınmış hükümet belgesi var. | Open Subtitles | في حوزتي الآن أكثر من 27,000 من الملفات الحكومية المسروقة |
| elimde müvekkilimin bu konuda masumluğunu açıklayabilecek bir kanıtım var. | Open Subtitles | لديّ في حوزتي قطعة دليل التي قد تنطق ببراءة موكلي في هذه المسألة |
| Beni buraya çağırmasan şimdiye kanıt elimde olurdu. | Open Subtitles | لكان الدليل في حوزتي الآن لو لم تستدعيني إلى هنا |
| Hayır, tatlım. Gerdanlık. O, artık bende değil. | Open Subtitles | لا عزيزتي القلادة لم تعد في حوزتي بعد الآن |
| Umarım kaçış planını, o parayı hesaplayarak yapmamışsındır, çünkü para bende değil. | Open Subtitles | أتمنى ألا تكون قد بنيت خطة الهروب كلها على أساس هذه الأموال لأنها ليست في حوزتي |
| Eğer urgan benim elimde olsaydı onu canlı canlı yakardım. | Open Subtitles | لو كانت تلك الحبال في حوزتي لأحرقت الرجل حياً |
| elimde yeni Foil tabletin bir prototipi mevcut. | Open Subtitles | مرحبا. اه، ولدي في حوزتي نموذج أولي من قرص احباط جديد. |
| elimde çok güzel bir kadınla seks yapmamı sağlayacak bir not var, ama dairesine... | Open Subtitles | انا في حوزتي حاليا مذكره تعطيني اذنا بممارسه الجنس... مع امراه جميله,ولكن ليس لدي طريقه لمعرفه شقتها |
| Kaynak 9 şifresi ile elimde. Anlaşmak ister misin? | Open Subtitles | {\cH00FFFF} سورس 9" في حوزتي مع محلل الشفرات" أتود المفاوضة؟ |
| Kaynak 9 şifresi ile elimde. Anlaşmak ister misin? | Open Subtitles | {\cH00FFFF} سورس 9" في حوزتي مع محلل الشفرات" أتود المفاوضة؟ |
| elimde bu varken, yakınıma gelmek istemezsiniz. | Open Subtitles | انك لا تريد الاقتراب مني عندما يوجد واحد من هذه السيوف في حوزتي . |
| elimde Alexandria Limanı'ndan çıkma bir biyolojik silah var. Biyolojik silah mı? | Open Subtitles | في حوزتي سلاحاً بيولوجياً محظورًا في ميناء "أليكساندريا" |
| elimde Alexandria Limanı'ndan çıkma bir biyolojik silah var. | Open Subtitles | في حوزتي سلاحٌ بيولوجيٌ محرّم في ميناء "أليكساندريا" |
| İki adamı da bir saat içinde elimde istiyorum. | Open Subtitles | أريد كلا الرجلين في حوزتي في غضون ساعة. |
| Silahın bende olduğunu doğrulayana dek geri sayım sürer. | Open Subtitles | سيعد تنازليا حتى أتأكد أن السلاح في حوزتي |
| Şu an bende olan bir gitarı ve değerli uyuşturucularımdan bir kısmını istiyorsunuz yani. | Open Subtitles | إذا تريدون غيتاراً في حوزتي حالياً وبعضاً من مخدراتي النفيسة |
| Artık anahtarlar bende değil. | Open Subtitles | . من الناحية العملية لم تعد المفاتيح في حوزتي. |
| Annex B dosyasının orijinal kopyalarının sayfaları gibi, ki onlar da bende. | Open Subtitles | يبدو أن كل صفحة كاملة نسخة لا يمكن مسحها من ملفات انيكس بي والتي في حوزتي |
| Hayır, para hala bende ve dostunun suratını yardık. | Open Subtitles | -لا المال لا زالت في حوزتي ولقد ضربنا صديقك |
| Araştırmam var olduğu sürece, dünya hâlâ benim olabilir. | Open Subtitles | مادامت أبحاثي في حوزتي سيكون العالم كله مُلكي |
| Daha önce hiç olmadığı kadar enerjim var. | Open Subtitles | امتلك الكثير من الطاقة التي لم تكن في حوزتي سابقاً. |