| Klan liderimiz O gün bize tundrada tüylü mamutu nasıl avladığını anlatıyordu. | TED | زعيم قبيلتنا يخبرنا عن كيفية اصطياده للماموث في السهل في ذلك اليوم. |
| Tüketiciler O gün elektronikler için 3 milyar dolar harcadı. | TED | أنفق المستهلكون 3 مليارات دولار على الإلكترونيات في ذلك اليوم |
| O gün canını sıkan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. | TED | ويساعدونه في حل ما يزعجه من مشاكل في ذلك اليوم. |
| Aklıma gelmişken Geçen gün seninle girdiğimiz iddiayı hatırlıyor musun? Hangisini? | Open Subtitles | بالمناسبة هل تتذكر الرهان الذي ربحته عليك في ذلك اليوم ؟ |
| Geçen gün sizin aracılığınızla bir mektup göndermiştim. Hatırladınız mı? | Open Subtitles | ارسلت رساله في ذلك اليوم ان كنتي ما زلت تذكرين.. |
| Evet, hatırlıyorum. O gün acıklı bir şekilde yağmur yağdı. | Open Subtitles | أجل , أذكر بأنها قد أمطرت رذاذا في ذلك اليوم |
| Askeri İstihbarat Grubunun O gün görev başı yapmamasını söylemiş. | Open Subtitles | أُمر بالتنحي في ذلك اليوم خلال احتجاجات وحدة العقيد ريخ |
| Fakat O gün bu iddiayla tamamen çelişen iki beklenmedik şey vardı. | Open Subtitles | شيئان لا يمكن التنبؤ بهما حدثا في ذلك اليوم جعلت ذلك مستحيلا |
| Sizi O gün çağıran telgraf hakkında daha fazla şey öğrenmek isterim. | Open Subtitles | أريد أن أعرف المزيد عن البرقية التي وصلتكِ لتغادري في ذلك اليوم |
| O gün, o adamın bana yaptıkları beni baştan aşağı değiştirdi. | Open Subtitles | ما فعله ذلك الرجل في ذلك اليوم جعلني أصبح شيئاً مختلفاً |
| Savunmanın dediğine göre, O gün dengesiz davranışları varmış, ...polisi kışkırtmış. | Open Subtitles | الدفاع يقول بأنه تصرف بعصبية في ذلك اليوم مما أثار الشرطي |
| O gün işten kovulacağıma veya başka bir şey olacağına dair bahse girebilirdim. | Open Subtitles | كنت لأراهن أنه سيتم تسريحيّ أو شيء من ذلك القبيل في ذلك اليوم. |
| Nişanlandım ama sonra o kendini kaybetti... çünkü nişanlımla O gün tanışmıştım. | Open Subtitles | لقد خُطبت وبعدها أفزعها ذلك لأنّني قابلته للتّو، تعلم، في ذلك اليوم |
| O konu için biriyle görüstük ama anneannen O gün pek isbirlikçi degildi. | Open Subtitles | إلتقينا بشخص لمناقشة ذلك، ولكن جدّتك, لم تكن متعاونة للغاية في ذلك اليوم |
| O gün Pakistan İstihbaratı adına çalışan bir adam vardı. | Open Subtitles | كان هناك عون استخبارات باكستاني على الميدان في ذلك اليوم. |
| O gün çiftçi çiftliğine gittiğinde tarım ilacını içer ve yaşamını sonlandırır. | Open Subtitles | في ذلك اليوم الفلاح الذهاب إلى مزرعته، زجاجة مبيد للشرب، وينهي حياته. |
| Biliyor musun, Geçen gün seni aradığımda, benimle konuşmak isteyeceğini bile sanmıyordum. | Open Subtitles | أتعلمين، عندما هاتفتك في ذلك اليوم لم أعلم أنك سترغبين بالحديث معي |
| Geçen gün deli gibi aşık olduğum adamın yanında uyandım ve o ölmüştü. | Open Subtitles | في ذلك اليوم, استيقظت بجانب شخص كنت مغرمة جداً به, وقد كان ميتاً |
| Korkarım ki Geçen gün size tam olarak dürüst davranmadım. | Open Subtitles | أخشى أنني لم أكن صادقة معكِ تماماً في ذلك اليوم |
| Geçen gün deli gibi aşık olduğum adamın yanında uyandım ve o ölmüştü. | Open Subtitles | في ذلك اليوم, استيقظت بجانب شخص كنت مغرمة جداً به, وقد كان ميتاً |
| Önceki gün seni de yanımıza almadığımız için özür dilemek istedik. | Open Subtitles | أردنا فقط أن نعتذر لأننا لم نأخذكِ معنا في ذلك اليوم |
| Aynı bugün ki gibi eve geç geldiğin o günü hatırlıyor musun? | Open Subtitles | في ذلك اليوم أتيت البيت متأخراَ. هل تذكر ؟ مثل اليوم |
| Sonuç ne kadar trajik olursa olsun O günkü emrim de şu ankiyle aynıydı. | Open Subtitles | رغم ان الحصيلة كانت مأساوية أوامري في ذلك اليوم كما هي الآن |
| Gerçi Geçen günkü buzlu-su fikrini beğenmiştim. | Open Subtitles | لكني أُعجبت بفكرتك تلك عن المياه المتجمده في ذلك اليوم |
| Hastanenin doğum servisi oldukça stresli bir gün yaşıyordu. çünkü o gri Kasım gününde birçok bebek dünyaya gelmişti. | TED | كان جناح الولادة في المشفى على قدم وساق لأن الكثير من الولادات حدثت في ذلك اليوم الغائم. |
| Havuza gittiğimiz O günden beri, sanırım neyi kastettiğimi anladın. | Open Subtitles | على الأقل في ذلك اليوم في البركة لو فهمت قصدي |