| Bu tarafa bir Taksiyle geldiğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أني أتيت مع هذا الطريق في سيارة أجرة |
| Samantha gelip beni Taksiyle almakta ısrar ettiğinde. | Open Subtitles | عندما أصر سامانثا على التقاط لي في سيارة أجرة. |
| Düşünün. Diyelim ki, toplantıya gitmek üzere bir taksiye bindiniz. | Open Subtitles | تخيل الأمر , تصور أنك في سيارة أجرة ذاهب للقاء |
| Evet, bir taksiye atlayıp, şu caddeden aşağı indiler. | Open Subtitles | نعم ،وصلوا في سيارة أجرة و ذهبو الى اسفل الشارع. |
| Bu size biraz garip gelebilir ama gece vakti bir takside yalnızız ve biraz utansam bile, günah çıkarmak istiyorum ben! | Open Subtitles | ،ولكن ها نحن هنا وحيدين في سيارة أجرة ،وأشعر بإحراجٍ بعض الشيء ولكن أرغب بتقديم إعتراف |
| - Koca Anne... Koca Anne'yi bir takside gördüm, şimdi GB alacağım. | Open Subtitles | لقد رأيت الجدة الكبيرة تخرج في سيارة أجرة سأقوم الآن بمتابعتها |
| Pazartesi, çarşamba ve cumaları o Taksiyle geliyor. | Open Subtitles | في أيام الاثنين, الأربعاء و الجمعة تأتي إلى هنا في سيارة أجرة |
| Bir Taksiyle tüyebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيعين الرحيل في سيارة أجرة وإذا لم تجدي، تستطيعين الرحيل مغضبة |
| Hayır, sadece bir öğrencinin okula Taksiyle gelmesi biraz garip geliyor bana. | Open Subtitles | كلا , من الغريب أن تأتي طالبة في الإبتدائية إلى المدرسة في سيارة أجرة |
| - Seni Taksiyle eve gönderdiğimi unutmuşsun. | Open Subtitles | لدرحة أنّك نسيت أنِّي أرسلتك للمنزل في سيارة أجرة |
| Taksiyle eve dönüyoruz. | Open Subtitles | نحن في سيارة أجرة نحن في طريقنا إلى المنزل |
| Ve eve Taksiyle yalnız geldiniz, doğru mu? | Open Subtitles | و ركبت إلى المنزل وحيداً في سيارة أجرة , صحيح؟ |
| Kaiser Permanente ve Bellflower hastanesi onu bir taksiye bindirmiş ve bu noktaya getirip bırakmasını söylemişlerdi. | Open Subtitles | قيصر بيرمانانيتي في مستشفى بيلفلور ضِعْها في سيارة أجرة ووجّهَهم لجَلْبها إلى هذه نقطةِ الخروجِ. |
| Kaiser Permanente ve Bellflower hastanesi onu bir taksiye bindirmiş ve bu noktaya getirip bırakmasını söylemişlerdi. | Open Subtitles | قيصر بيرمانينت في مستشفى بيلفلوير وضعها في سيارة أجرة ووجّههم لجلبها إلى نقطة الخروج هذه |
| Efendim, biraz önce dört kişinin başlıkları metal bir sandıktan sarı bir taksiye yüklediklerini gören bir görgü tanığıyla konuştum. | Open Subtitles | سيدي، تحدثت مع شاهد قال أنه رأى أربعة رجال يفرغون محتويات صندوق معدني في سيارة أجرة صفراء |
| Dışarıda bir taksiye yeni bir kız yerleştirip bekar olmanı kutlayacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | أسفة , اعتقدت أنك ستكون في الخارج تحتفل بعزوبيتك وتضع فتاة جديدة في سيارة أجرة |
| Ben de bir taksiye atladım, eve gidip sızdım. | Open Subtitles | عدت في سيارة أجرة للمنزل واستمنيت حتى نمت |
| Sekiz sene önce olsaydı şu an bir taksiye atlayıp o mavi Fransız kornoyu çalmaya giderdim. | Open Subtitles | لو أننا منذ ثمانية أعوام الآن، لقفزت في سيارة أجرة وسرقت ذلك البوق الفرنسي الأزرق |
| Mesela sıcak bir takside on saat üzerine oturduğun arka cebindeki cüzdan gibi. | Open Subtitles | عندما يمتزجان مع الضغط والحرارة، لنقل مثلا... محفظة نقود جُلٍس عليها من عشر ساعات إلى يوم في سيارة أجرة ساخنة. |
| Logan yolunda bir takside ciğerlerine hava gitmemiş. | Open Subtitles | " انهار في سيارة أجرة في طريقه إلى " ليجون |
| bir takside doğurmak üzereyim! | Open Subtitles | أنا على وشك أن ألِد طفلةً في سيارة أجرة! |