| Çocuklar, Duyduğuma göre bowling salonunda bu geceki lig maçını iptal etmişler. | Open Subtitles | مرحبا يا أولاد ، سمعت أنهم ألغوا ليلة المنتخب في صالة البولينغ |
| Hayır ama bir randevum var, bovling salonunda bir oğlanla. | Open Subtitles | لا و لكن لدي موعد في صالة البولنغ مع شاب |
| Lanet olası hippilerle dolu bir bowling salonunda olsa bile. | Open Subtitles | والآن سأعزف في صالة بولينج لعينة مع مجموعة من الهيبيين |
| Anne, oturma odasında seninle konuşmak isteyen iki adam var. | Open Subtitles | أمي ، هناك رجلان في صالة الإستقبال يريدون الكلام معك |
| Pekala. Ama bovling salonundaki gibi bir olay daha olursa | Open Subtitles | حسناً ، حادث واحد فقط مِثل التي في صالة البولينغ |
| O nedenle kendinize bir eş bulabilirseniz lütfen bizimle bir balo salonuna geçin. | Open Subtitles | لذا أرجو أن يجد كل منكم شريكاً له انضموا إلينا في صالة الرقص |
| Biraz daha para lazımdı, ben de bir bovling salonunda gece vardiyasına başladım. | Open Subtitles | احتجنا إلى مالاً أكثر قليلا اذا, أممم, إخترت مناوبة ليلية في صالة بولينج |
| Anladın mı? Rahip Hamilton çarşamba günü okul salonunda toplantı verecek. | Open Subtitles | هاميلتون سيجري لقاء تأهيلي يوم الأربعاء . في صالة الرياضية المدرسية |
| Kayıp mı oldun?" derler. Ama yine de bazen tam da Qantas bekleme salonunda, hiç beklemezken hayat kapınızı çalıverir. | TED | لكن على أي حال، قد تحدث بعض الأمور في صالة كانتس عندما لا تتوقع حدوثها أبداً. |
| Bugün, altıncı derste... öğrencileri konferans salonunda toplamaya yardım etmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أن يساعدوا الطلاب في الجلوس في صالة الاجتماع الكبيرة لطلاب المدرسة الساعة السادسة اليوم |
| Ama Barney'in bowling salonunda değil. Aptal gürleyen lobutlardan uzakta. | Open Subtitles | ليس في صالة البولنغ، بل بعيداً عن القناني اللعينة |
| Onunla bowling salonunda tanıştım. Kağıt oynamaktan hoşlanıyormuş. | Open Subtitles | لقد قابلت هذا الفتى في صالة البولينج و قال انه يحب لعب الورق |
| Çin mahallesindeki dövme salonunda iki hafta önce görüldü. | Open Subtitles | في صالة إستقبال الوشوم في الحي الصيني قبل إسبوعين |
| Güvenlik ihlali var. 10 dakika içinde herkes toplantı odasında olsun. | Open Subtitles | إنه خرق الأمني. الجميع سيكون .في صالة المؤتمرات بعد 10 دقائق |
| Bu resmin bir arkadaşın oturma odasında çekildiğini anımsıyorum. | TED | تبيّن لي أن هذه الصورة مأخوذة في صالة منزل صديقي. |
| Seni aradım çünkü sana bovling salonundaki dolabımın şifresini vermek istiyorum. | Open Subtitles | اتصلت عليك لأعطيك الرقم السري لخِزانتي في صالة البولينغ |
| Dövme salonundaki amcan senin otel işlettiğini söyledi. | Open Subtitles | عمكِ في صالة الوشوم يقول بأنكِ تديرين خدمات إسكان |
| Spor salonuna sadece renkli kağıt yapıştırmak yetmez mi? | Open Subtitles | ألا تستطيعين تعليق بعض الأوراق الملونة في صالة التدريب ؟ |
| Seni aramak için salonda dönüp dururken, halimi görüp acıdı. | Open Subtitles | لقد كنت أدور في صالة الرياضة باحثا عنك وأشفقت علي. |
| Amatör Latin Balo salonu dans yarışması finaline hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في صالة رقصنا اللاتينية لنهائي مسابقة رقص الهواة |
| Jack, lobide 4 ajan bekliyor. | Open Subtitles | جاك , يوجد أربع عملاء ينتظرون في صالة الدخـــول |
| - Bunun bir saklambaç olduğunu. Bovling pistinde ne saklarsın ki? | Open Subtitles | أنها كانت لعبة غمّيضة، لكن ماذا عساه يخبّيء في صالة ''بولينغ''؟ |
| Hadi hanımlar. Biz salona geçip eğlencemize dönelim. | Open Subtitles | هيا أيها السيدات دعنا نكمل حديثنا في صالة الإستقبال |