| Depremden hemen sonra evlendiğine göre... Ailende çok fazla kayıp olmamalı. | Open Subtitles | الظاهر أنه لم يكن عندك كثير من الضحايا في عائلتك ، إذا كنت تزوجت بعد يوم من الزلزال |
| bu kuşaktan kuşağa geçen bir şey, ve senin Ailende olmalı bu. | Open Subtitles | هذي من ترث عائلتك وهو يجب أن يبقى في عائلتك. |
| Ailenden izin belgesini imzalayacak birini bulmaya geldim. | Open Subtitles | أنا أبحث عن شخص في عائلتك ليوقع على الأوراق |
| Asıl sorun: Ailenden gelen ikinci gen taşıyıcısının, içinde 10 yolcunun kanı olan kronografı çalması. | Open Subtitles | والمشكلة هي أن هذا الأخير حاملة للجينات في عائلتك سرق جهاز توقيت الأول مع الدم عشرة مسافرين عبر الزمن. |
| Ailede eve ekmek getiren tek kişi olunca bırakması zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب التوقف عندما تكونين الوحيدة في عائلتك التي تجنين المال |
| Ailede eve ekmek getiren tek kişi olunca bırakması zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب التوقف عندما تكونين الوحيدة في عائلتك التي تجنين المال |
| Ailendeki herkes bizim özel hayatımız hakkındaki şeyleri bilmek zorunda değil mi? | Open Subtitles | كل فرد في عائلتك يجب ان يعرف دائما عن اسرارنا الخاصه |
| ailenizde tanıdığınız bir hastalık gibi zor bir durumla karşılaşan ama onun üstesinden gelen birisi var mı ? | TED | هل تعرف أي شخص في عائلتك كان في وضعٍ صعبٍ، أو مرض، و تغلب عليه؟ |
| Ve sana Mandacorp'un daima aileni düşündüğünü söylememi istedi. | Open Subtitles | واخبرني بأن اقول لك بأن الشركة دائما تفكر في عائلتك |
| O her zaman, ailenizdeki en gelişmiş fare olarak gözüktü gözüme. | Open Subtitles | دائما تصدمني بأنها أكثر جرذ متطور في عائلتك |
| Bunca zamandır Ailende sorumluluk alan tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد في عائلتك الذي تبذل قصارى جهدك وتتحمل المسؤولية |
| Ailende görüntüye sahip kişiyi görebiliyoruz. | Open Subtitles | لقد عرفنا من يمتلك المظهر الجميل في عائلتك |
| Ailenden gelen büyük bir gösteriş merakı var, Ephra ve giderek büyüyor görünüyor. | Open Subtitles | هناك شيء من الغرور يجري في عائلتك افرا ومن الوضح انه يتنامى |
| Yani kendi Ailenden biri öldüğünde zamanı değiştirdin ama benim ailemden biri ölünce... | Open Subtitles | لذلك كنت قد قررت أنه بخير لتغيير الأمور عندما يقوم شخص ما في عائلتك تموت، |
| Ailede eve ekmek getiren tek kişi olunca bırakması zor oluyor. | Open Subtitles | في عائلتك التي تجنين المال |
| Ailendeki kadınlar bu şehirde efsane oldular. | Open Subtitles | النساء في عائلتك كانوا أساطير في هذه المدينة. |
| etrafındaki kimseyle hatta belki kendi Ailendeki insanlarla bile nasıl konuşacağını bilemiyormuşsun gibi. | Open Subtitles | كأنك لا تستطيع التحدث مع أي أحد حولكَ حتى الأشخاص في عائلتك |
| Depremin ertesi günü evlendiğinize göre, ailenizde fazla kayıp yok sanırım. | Open Subtitles | يبدوا أنه لا يوجد الكثير من الضحايا في عائلتك حيث أنك تزوجت بعد الزلزال بيوم. |
| ailenizde kanser var mı? | Open Subtitles | أهناك أيّ شخص مصاباً بالسرطان في عائلتك ؟ |
| Ve ben o sırada sadece gülümserim.aileni düşün. | Open Subtitles | لا ذكية جدا لولبية السابقين. التفكير في عائلتك وتفعل ما هو صحيح. |
| ailenizdeki ilk üniversitelisiniz. | Open Subtitles | الأول في عائلتك الذى يلتحق بالجامعة. |