| Birisi, bir otel odasında fotoğraflarını çekmiş ve sen hap kullanıyorsun. | Open Subtitles | شخص ما التقط صور لك في غرفة فندق وأنت تتعاطى المخدّرات |
| Cannon'ın bir otel odasında bir öğrenci ile görülmesi kovulması için yeterli olmalı | Open Subtitles | مجرد القدوم لمقابلة طالب في غرفة فندق لابد أن يكون كافيا لطرد كانون |
| Portland'da bir otel odasında tek başına, arkadaşsız, yalnız başına oturmak... | Open Subtitles | جالسا في غرفة فندق في بورتلاند بمفردك تماما، بلا أصدقاء، وحيدا |
| Parayı ayarlasak bile, küçücük bir çocuğu altı aylığına mahkemeye kadar bir otel odasına kapatmayı ister misin? | Open Subtitles | حتى لو تمّ حلّ القضية أتريد وضع قاصر في غرفة فندق طوال 6 أشهر بانتظار موعد المحاكمة؟ |
| Buffalo'da olmaktan kötü bir şey varsa o da bir otel odasında parmağını göt deliğine daha ne kadar sokabileceğini öğrenmeye çalışmaktır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يعد أسوء من التواجد في بافلو هو التواجد في غرفة فندق محاولاً إيجاد إلى أي مدى تستطيع إدخال أصبعك |
| otel odasında terk ettiği sizinkilerden daha küçük bir kızı var. | Open Subtitles | لديه فتاة صغيرة اصغر من ابناءك تركها في غرفة فندق وذهب |
| Boston'da bir otel odasında uyandım, aklımda tek şey vardı: Diş ağrısı. | TED | أستيقظ في غرفة فندق في بوسطن ولا أفكر سوى بشيءٍ واحد ألم أسناني. |
| Ama çok romantik tanımadığın biriyle bir otel odasında Bulunmak çok heyecan verici. | Open Subtitles | لكن من الرومانسي أن تقابلي شخصاً لا تعرفيه في غرفة فندق |
| FBI' ya göre ölü bulundu iki gün önce bir otel odasında. | Open Subtitles | انهم وجدوا جثته اول امس في غرفة فندق في الصباح الباكر |
| - Seninle bir otel odasında kalamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أبقى في غرفة فندق معك؟ لمَ لا؟ |
| Ben Gruber' in arkadaşı beş gün önce New York City'de bir otel odasında vurulmuş olarak bulundu | Open Subtitles | شريك بن غروبر وجد ميتا من اثر طلقات في غرفة فندق في نيويورك قبل خمسة أيام |
| İngiltere'den ziyaretine gelmiş olan kız kardeşi Bayan Sutcliffe'in otel odasında 20 dakika geçirdiği görülmüştü. | Open Subtitles | و لوحظ أنه أمضى فترة عشرين دقيقة في غرفة فندق تنزل فيها أخته السيدة ً ساتكلــيف ً التي كانت في زيارة ، قادمة من إنجلترا |
| Kocası sizi bir otel odasında basıp, el feneriyle seni öldüresiye dövecek. | Open Subtitles | الذي يقوم بإمساككم في غرفة فندق وينهال عليك ضرباً ليتركك بين الحياة والموت بـمصباحه الكبير الخاص بالشرطة |
| "Sizinle bir otel odasında görüşmek istiyorum böyleyece tüm gece boyunca çıplak ve beraber olabiliriz." | Open Subtitles | أريد أن ألتقيك في غرفة فندق لكي نتمكن من التعري والعبث طوال الليل |
| Bu kadın bir otel odasında asılmış olarak bulundu. | Open Subtitles | هذه المرأة وجدت معلقة من حبل مشنقة في غرفة فندق |
| Kızımızı kilitli bir otel odasında üç saat yalnız bıraktın. | Open Subtitles | لقد تركت ابنتنا في غرفة فندق مغلقة لثلاث ساعات |
| Beni annem ve bebekle bir otel odasına kapanmış halde hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل لك أن تتخيّلني مغلق علي في غرفة فندق مع رضيع وأمي؟ |
| Üvey annen ve ben evlenmeden bir gece önce bir otelde kalıyordum ve sinirlerim bok gibiydi. | Open Subtitles | ,الليلة التي سبقت زواجي أنا وزوجة أبيك كنتُ مقيم في غرفة فندق متوتّر لأبعد حدّ |
| Mesela bir motel odasında hapis kalmışsınızdır kapının önünde düşmanlarınız vardır. | Open Subtitles | فمثلاً، قد تغلق في غرفة فندق صغير، وأعداؤك ينتظرونك في الخارج. |
| Ucuz bir motelde bir porno yıldızını becermek? | Open Subtitles | مضاجعة نجمة دعارة في غرفة فندق رخيصة؟ |
| Bir yabancıyla birlikte aynı otel odasındasın. | Open Subtitles | ها أنتي مع رجل غريب في غرفة فندق. |
| Vurulduğun gece, Johnny ile bir otel odasındaydım. | Open Subtitles | كنتُ في الليلة التي أردِيتما فيها في غرفة فندق مع (جوني) |