| Burası McMurdo'nun kendisi. Yazın burada bin kadar insan çalışır, ve Kışın 200 kadar burası altı ay boyunca tamamen karanlık iken. | TED | هذه ماكموردو نفسها. حوالي ألف شخص يعملون هنا في الصيف، وحوالي 200 في فصل الشتاء عندما تكون مظلمة تماما طيلة ستة أشهر. |
| Var olmadığı yerlerde, mesela Kışın Grönland'da, Mars çok uzak değil. | TED | وحيث لم يكن ، كما هو الحال في غرينلاند في فصل الشتاء ، المريخ لا يزال ليس بعيدا جدا. |
| Eğer Kışın her üç inekten birini kaybedersek, Ulusal güvenlik hemen yola çıkar. | TED | إذا فقدنا واحدا من كل ثلاثة الأبقار في فصل الشتاء ، كما تعلمون ، والحرس الوطني متغيب. |
| Birlikleri açlıktan ölüyor ve kış boyunca tek kuruş almadılar. | Open Subtitles | وقواته يتضورون جوعا ولم يحصلوا على رواتبهم في فصل الشتاء. |
| Kışın burası donuyar da ondan. | Open Subtitles | ـ لا تمزح ـ لأنه في فصل الشتاء يتجمد كل شيء هنا |
| Sonra uzaklara gideceğiz Geçen Kışın getirdiği kar gibi | Open Subtitles | وبعيدا سنذهب مثل الثلوج في فصل الشتاء الماضي |
| Kışın çok zorluk çekebilirsiniz. - Anladım. | Open Subtitles | لذا لانريدك ان تدفعي الكثير في فصل الشتاء |
| Kışın, kar raketiyle softbol oynamaktan hoşlanıyor. | Open Subtitles | وتحب اللعب بالكرة اللينة مرتدية حذاء التزلج في فصل الشتاء |
| Bizonlar, Kışın buradaki tek av. | Open Subtitles | البيسون هو الطريدة الوحيدة في فصل الشتاء هنا |
| Acaba ne zaman yeniden birlikte olacağız, Kışın mı, yazın mı, yoksa baharda mı? | Open Subtitles | أتسائل متى سنعود مجددا في فصل الشتاء الصيف أو الخريف؟ |
| Yazın her şey yeşil ve pastoraldir, ama Kışın tüm dallar ve gövdeler açığa çıkar. | Open Subtitles | في فصل الصيف, كل شيء أخضر ومثالي ولكن في فصل الشتاء الفروع والجذوع, جميعها تبرز |
| Sanırım babanın aletinin bana söylemeye çalıştığı Kışın altı hafta daha uzayacağı. | Open Subtitles | أظن أن قضيب والدك يحاول إخباري أن هناك 6 أسابيع إضافية في فصل الشتاء. |
| Kışın kayak yapmayı... yazın yürüyüşe çıkmayı severdi. | Open Subtitles | كان يحب التزلج في فصل الشتاء والمشيء وتسلق الجبال في الصيف |
| Kışın yeşil bir yaprağın büyümesine, ağaçların dans etmesine, suyun yanmasına sebebiyet verdiğini. | Open Subtitles | لأنه توجد ورقة خضراء تنمو في فصل الشتاء الأشجار ترقص، الماء تغلي |
| Ayı Yogi Kışın açlıktan ölmemek için... bütün yaşam fonksiyonlarını durdurur. | Open Subtitles | وهو أن الدب يدخل في سبات عميق ليبقى على قيد الحياة في فصل الشتاء المعروف بندرة الموارد |
| Buraya gelirken, insanlar Kışın hiç çilek görmemiş gibi davranıyordu. | Open Subtitles | وغير ذلك كان الناس يتصرفون كأنهم لم يروا الفراولة في فصل الشتاء من قبل. |
| Borular Kışın donar. | Open Subtitles | وأنابيب المياه تُجمّد الماء في فصل الشتاء |
| kış veya yaz, ışık aynı miktardadır. | TED | في فصل الشتاء أو الصيف، أنها على نفس القدر من الضوء. |
| Hatta geçen kış kızım ve ben, çocukların istediği şekilde yapılan bir buz pistinde kaydık. | TED | وقد تزلجت أنا وابنتي على ساحة التزلج الجديدة التي أُنشئت بناءً على طلب الأطفال في فصل الشتاء الماضي. |
| Kuğular, nesillerdir bu körfezi kışı geçirmek için kullanıyorlar. | Open Subtitles | البجعات تستعمل هذا الخليج المحمي وكما في فصل الشتاء ملجأ لأجيال متعاقبه |
| Kuzey Çin, berbat kışları, gaddar yazları ve kavurucu çölleriyle gerçekten de acımasız bir yerdir. | Open Subtitles | شمال الصين مكان قاسي في فصل الشتاء الرهيب فصول الصيف شرسة، الصحاري جافة. |