| Bu namussuzu kendi oyununda alt etmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | يجب ان تكون هناك طريقة لهزيمة هذا الملعون في لعبته |
| Bu adi herifi kendi oyununda yenebileceğimi biliyordum. | Open Subtitles | علمت أني سأهزم هذا الأحمق في لعبته الخاصة |
| Savitar'ı kendi oyununda yenmeye çalışmayı bırak. | Open Subtitles | التوقف عن محاولة للتغلب سافيتار في لعبته الخاصة. |
| Uyku, arkadaşımın oyununa katılmam neticesinde tüm gece boyu yaşadığım utancı gidermemişti. | Open Subtitles | النوم لم يُبدّد العار الذي شعرت به طوال المساء لأنّي شاركت صديقي في لعبته. |
| Bize yem atıyor. Şerif'in oyununa gelmeyeceğiz. | Open Subtitles | إنه يقوم بمضايقتنا،و لن ندخل في لعبته تلك |
| Dolayısıyla ben de anjiogenezin biyolojisine dönüp düşünmeye başladım: Acaba kanserin çözümü, anjiogenizi engellemek, yani kanseri kendi oyununda yenmek olabilir mi? Bu şekilde kanserler asla tehlikeli hale gelmez. | TED | فعدت إلى بيولوجيا تولد الأوعية و بدأت في التفكير: هل يكون الحل للسرطان هو منع تولد الأوعية من الأساس ونهزم السرطان في لعبته فلا يصبح السرطان ابدا خطيرا؟ |
| Yanlış bir şey yapmadın. Sadece onu kendi oyununda yendin. | Open Subtitles | لم ترتكب أي خطأ , تغلبت عليه في لعبته |
| Sadece bir kere şu herifi kendi oyununda yenmek istiyorum. | Open Subtitles | لمرّة فقط، أود أن أتغلب عليه في لعبته |
| Oğlunu kendi oyununda Küba purosu gibi tüttürüyorum. | Open Subtitles | أنا أهزم ابنك شر هزيمة في لعبته الخاصة |
| Ama üstünde DNA örneği bulursak onu kendi oyununda yenebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا هزيمته في لعبته |
| Percy'i kendi oyununda yenemezsin. | Open Subtitles | "لا يُمكنُكِ الفوز على (بيرسي) في لعبته الخاصة" |
| Eğer Pierce'ı kendi oyununda yenmek istiyorsak hatalarımızı itiraf edip birbirimizi affetmeliyiz. | Open Subtitles | إذا أردنا هزيمة (بيرس) في لعبته يجب أن نعترف بأخطائنا و أنا نسامح بعضنا |
| Daha çok onu kendi oyununda oyuna getirdiler. | Open Subtitles | مثل اللعب معه في لعبته |
| Bu, Yvette Ingram'ın, Damien Novak'ı kendi oyununda yendiği anlamına gelir. | Open Subtitles | و التي تعني أن (افيتا إنجرام) (هزمت (داميان نوفاك في لعبته الخاصة |
| Sonunda Matty'i kendi oyununda yendim. | Open Subtitles | تغلبت أخيراً على (ماتي) في لعبته |
| oyununa girip yeterince parasını almak dikkatini çekmeye yeter. | Open Subtitles | علينا الدخول في لعبته وأخذ ما يكفي من ماله لجذب إنتباهه |
| Ya bu "Biz her şeyi görürüz", Jason ve Garrett'ın da onun küçük kirli oyununa dahil olduğu anlamına geliyorsa? | Open Subtitles | أجل حسناً ، ماذا لو كانت "نحن جميعاً نرى" تعني أن (جيسون) و (قاريت) متورطان في لعبته الصغيرة القذرة؟ |