| Belli ki Bir çeşit ilişkiniz var. Neden bu adamı seçtin? | Open Subtitles | من الواضح أنكِ في نوع من العلاقة لماذا إخترتي هذا الرجل؟ |
| Bütün bu süre, bütün bu olanların Bir çeşit sanal gerçeklik olabileceğine inanacak kadar salak olduğumu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً أني بهذا الغباء أنني أصدق كل هذا طوال الوقت كنت أعيش في نوع من العالم الافتراضي؟ |
| Fakat aynı zamanda ondan uzaklaşabilmelisiniz ve Bir çeşit bağlam içinde görmelisiniz. | Open Subtitles | لكن أيضاً يجب أن تكون قادراً للتنحي عنه وأن تراه في نوع من السياق. |
| Ya bu çocuklar bu işin içindelerse? Bir tür mezhep gibi bir şey ise? Ve o adam bu konuda bir şeyler biliyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو ان هؤلااء الاطفال يشتركون في نوع من الطوائف وذلك الرجل يعرف شيئا حول ذلك ؟ |
| Biliyorum aptalca ama dün gece senin Bir tür tehlikede olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | حسنا، لقد سمعت أصوات000 نوع من العته000 واعتقدت بأنّك كنت في نوع من الخطر ليلة أمس |
| belaya karışmak istemiyorum, dostum. | Open Subtitles | لا أريد التورّط في نوع من المشاكل هنا، لكن.. |
| Bir çeşit hastahanede ya da iyi donanımlı bir tesiste olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون في نوع من المستشفيات أو مقرا مجهزا تجهيزا جيدا |
| Tıpkı Bir çeşit koma yürüyüşü halindeyiz. | Open Subtitles | إنها مثل أن نكون في نوع من الغيبوبة بالمشي |
| Ve Bir çeşit fiziksel aktivite içinde görünüyor. | Open Subtitles | و يبدو أنها تشارك في نوع من النشاط البدني |
| Hepsi Bir çeşit afazi hipnozundaymış gibi. | Open Subtitles | يبدون جميعاً كأنهم في نوع من أنواع الغيبوبة |
| Telefon aramaları, Bir çeşit veri bankasına kaydedilir, ve hayaletler tüm bu elektronik verileri kullanabilirler. | Open Subtitles | تلك النداءات مسجّلة في نوع من بنك المعلومات، والأشباح تتلاعب بالألكترونيات طوال الوقت |
| Yani bizi Bir çeşit ölümcül vasilik yarışmasında birbirimize mi düşürdüler? Pek yarışma denemez bence. | Open Subtitles | جعلونا نواجه بعضها البعض في نوع من منافسه الواصي السفاح؟ أنا لا أعتقد أنها منافسة |
| Ata vermek için Bir çeşit lapa hazırlamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | وكأنها وضعته في نوع من الهريس لاطعام الحصان |
| Bir çeşit varoluş felsefesi mi tartışacağız? | Open Subtitles | هل نحن ماضون في نوع من الفلسفة الوجودية؟ |
| Şu anda Bir çeşit yenilikçi hipi-dipi çevre-teroristi döneminden geçiyor. | Open Subtitles | إنها تمر في نوع من مرحلة تصاعدية من الوجودية غير التقليدية والإرهاب البيئي |
| Eh.. Verdi. Bir tür belaya mı bulaştın? | Open Subtitles | نعم, حسناً لقد فعلت هل أنت في نوع من المتاعب؟ |
| Geçen hafta bir münasebetsiz an Bir tür beni yakaladı. | Open Subtitles | كنت اشتعلت لي في نوع من لحظة في غير محله الاسبوع الماضي. |
| Bir tür hapishanede bir ceviz kabuğu tarafından sınırlanmış ufacık bir evrende yaşıyorduk. | Open Subtitles | عِشنا في نوع من السجون كون صغير مُقيدا بقشرة جوز. |
| Bayan Hearne'nin erkek arkadaşı, öldüğü gece onun Bir tür silah numarası içerisinde bulunduğunu söyledi. | Open Subtitles | وقالت صديقها ملكة جمال هيرن انها شاركت في نوع من خدعة بندقية هنا ليلة ماتت. |
| Bir tür birliğin üyesiyim. | Open Subtitles | -من أنت؟ أنا عضو في نوع من الكونسورتيوم. |