| Bu adamla diskoda tanıştım, ...bana özel uçağı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قابلتُ ذلك الرجلِ في النادي، وأخبرَني أن عنده طائرة خاصّة |
| Görüyorsun ya, biriyle tanıştım. Ve sanırım bu aradığım kişi olabilir. | Open Subtitles | انظر لقد قابلتُ أحدهم و أعتقد أنه ربما يكون الشخص المناسب |
| Bilmeniz şartsa biriyle tanıştım ve geceyi erken terk etmeye karar verdik. | Open Subtitles | إذا كانَ لابدَ أن نعرف فقد قابلتُ احدهم وقررنا مغادرة الحدث مبكراً |
| Temiz beyaz bir gömlek giyip bir avukatla görüştüm. | Open Subtitles | أرتديت قميصاً أبيض نظيفاً و قابلتُ محامياً |
| Tamam, arabadan çıktım, binaya girdim, yeni güvenlik görevlisiyle karşılaştım, kapıdan geçebilmek için ona kimliğimi gösterdim, asansöre bindim, kalbim hızlı hızlı atmaya başladı, boğazım tıkanıyordu, asansör kapıları açıIdı, ben de ofisime gittim. | Open Subtitles | نزلت من السيارة، دخلت مبنى الشركة قابلتُ رجل الأمن الجديد أظهرت له جواز سفري، دخلتُ عبر البوابات |
| Şaman ile tanıştım ve kendisi nehrin ve dahil olduğu ormanın bir parçası gibi görünüyordu. | TED | قابلتُ الشامان، وبدا وكأنه إمتداد للنهر والأدغال. |
| Prenzlauer Berg adındaki trendi Berlin semtimde Mirko'yla tanıştım. | TED | وفي الحي العصري الذي أسكُن به في برلين والمُسمَّى برينزلاور بيرج، قابلتُ ميركو. |
| Sumatra'da, gündelik işçilerle tanıştım. | TED | في سومطرة، قابلتُ المزارعين من صغار المُلاك الذين هم بحاجة لقوت عيشهم اليومي من زراعة زيت النخيل. |
| Küresel gıda şirketleriyle, finansal kurumlarla ve yerel hükümet görevlileriyle tanıştım. | TED | قابلتُ شركات أغذية عالمية، ومؤسسات مالية ومسؤولين حكوميين محليين. |
| Benimle aynı şeyi görüp dinleyen biriyle tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلتُ شخصٌ يسمع و يرى نفس الأشياء مثلي |
| Kilisede insanlarla tanıştım Hıristiyan değerlerini yaşayan seni düzeltmeye çalışmayan ya da seni kullanmaya çalışmayan! | Open Subtitles | قابلتُ الناسَ في الكنيسةِ التي تُثبتُ بانهم يَعِيشونَ القِيَمَ المسيحيةَ بدون تصاميمِ عليك أَو بدون ان يستغلونك |
| Hafta sonu için gelmiştim. Buralı bir kızla tanıştım. | Open Subtitles | جِئتُ هنا لعطلة نهاية الإسبوعِ، و قابلتُ هذه البنتِ المحليّةِ. |
| Senin için mükkemmel birisi ile tanıştım. | Open Subtitles | قابلتُ شخص ما اعتقد انه سَيَكُونُ مثالي لَك |
| Babanla çok gençken tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلتُ و الدكِ عندما كنتُ يافعة جداً |
| Geçen gün Hill'in duruşmasından önce Yargıç Grace Lema ile tanıştım. | Open Subtitles | ذلكَ اليوم قبلَ جلسَة استماع هِيل، قابلتُ القاضية غريس ليما |
| Boşanma için bir avukatla görüştüm. | Open Subtitles | ولذلك قابلتُ محامياً وقدمتُ طلباً للحصول على الطلاق |
| Birkaç gün önce tesadüfen bir NIS ajanıyla karşılaştım. | Open Subtitles | لقد قابلتُ عميلاً من المخابرات الوطنية بالصدفة منذ بضعة أيَّام |
| Bir çok aday gördüm, ama şu ana kadar, hiçbiri aranan niteliklere_BAR_ uygun bulunmadı. | Open Subtitles | لقد قابلتُ عدة مرشحين ولكن حتى اﻵن، لم يُرضني أيٌ منهم |
| Simon Dunne'la üniversitede, çevredeki okulların birinde yeterince olanakları olmayan çocuklara öğretmenlik yaparken tanışmıştım. | Open Subtitles | قابلتُ سايمون دان عندما كُنْتُ في الجامعة كان يدرس للأولاد فى المدرسة المحلية الأطفال الذين لديهم موارد مالية محدودة |
| Biliyor musunuz Rodney'le tanıştığımda tam bu taburedeydim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هذا كَانَ المقعدَ ذاتهَ أنا على عندما قابلتُ رودني. |
| Sasha ile tanıştığım an, onun özel olduğunu anlamıştım. | Open Subtitles | النظرة، عندما قابلتُ ساشا، أنا عَرفَ هي كَانتْ خاصّةَ. |
| Bir arkadaşa rastladım ve zamanın nasıl geçtiğini unuttum. | Open Subtitles | لقد قابلتُ أحد الأصدقاء وفقدت إحساسي بالوقت. |
| Sen tanıdığım en iyi beyin cerrahısın ve ben bir çok cerrah tanıdım. | Open Subtitles | أنتَأبرعجرّاحدماغقابلته.. و قد قابلتُ الكثيرين |
| Spor barına gittim ve gerçekten çok ateşli bir kadınla tanıştım. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ في حانةِ الألعاب الرياضيةَ، وأنا قابلتُ هذا حقاً، إمرأة مثيرة جداً. |
| Suratsız, sakallı ve pis kokan barbarların kralıyla tanışana kadar düşünmedim. | Open Subtitles | ليس حتىّ قابلتُ ملكَ التجهمِ، والذي أصبح بربري قدرُ ذو لحية. |
| Eski karımla kahve içmek için buluştum sonra bana ufaktan yazmaya başladı bu da beni biraz korkuttu. | Open Subtitles | لقد قابلتُ زوجتي السّابقة لشربِ قهوةٍ، وبدأت تغازلني نوعاً ما، ولقد أفزعني هذا. |
| Hipervigilan ne bilmiyorum. Kadınla hiç tanışmadım. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ ما مدي اليقظة أنا عمري مَا قابلتُ الإمرأةَ. |
| Karımla nasıl tanıştığımı açıklamak için babamı tarif etmem gerekir. | Open Subtitles | لكي أُوضّحَ كَيفْ قابلتُ زوجتَي أنا يَجِبُ أَنْ أَصِفَ أبي. |