| Komutanı, duruşmadan önce eyalette çıkmamasını emretmiş. | Open Subtitles | رئيسه أمره ألا يغادر الولاية قبل المحاكمة. |
| duruşmadan önce gergin olduğumu biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمين أنني أصبح متوتراً جداً قبل المحاكمة |
| Savcı duruşmadan önce onunla görüşmek istiyor. | Open Subtitles | و الآن المدعي العام يريد تقابل قبل المحاكمة |
| Mahkemeden önce basınla konuşmana izin yok. | Open Subtitles | لا يسمح لك بالحديث مع الصحافة قبل المحاكمة |
| Bu San Francisco'nun 80 milyon dolar gibi bir rakamı her yıl ön duruşma hapsine harcadığı anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أن سان فرانسيسكو تنفق حوالي 80 مليون دولار سنويًّا لتمويل احتجازات ما قبل المحاكمة. |
| Onun ardından da, duruşma öncesi hapsedilme aleyhinde önerge sunarım. | Open Subtitles | و بعد ذلك سأقدم دعوى ضد الحبس قبل المحاكمة |
| dava öncesi tanık listesinde gösterilmişti, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | إنها مدرجة في قائمة ما قبل المحاكمة , سيادتك |
| davadan önce durumunu öğrenmek için onu görmem gerekecek. | Open Subtitles | عليّ أن أراها لأقيّم حالتها قبل المحاكمة |
| Çünkü duruşmadan önce ölürse, davada onunla biticekti. | Open Subtitles | لأنك حسبت أنه إذا مات قبل المحاكمة فإن القضية سوف تموت معه |
| Savcılık bizi yeminli ifadeleri duruşmadan önce vermeye zorladı. | Open Subtitles | النيابة العامة قد اجبرتنا إلى اداء الشهادة قبل المحاكمة الحقيقة |
| duruşmadan önce, hiç geçmişi düşünmemiştim. | Open Subtitles | قبل المحاكمة لم أفكر ابداً بشأن الماضي |
| duruşmadan önce, hiç geçmişi düşünmemiştim. | Open Subtitles | قبل المحاكمة لم أفكر ابداً بشأن الماضي |
| Bunu, duruşmadan önce dosyadan aldım. | Open Subtitles | أخذتُ هذه من الملف قبل المحاكمة |
| Bay Bates duruşmadan önce Anna'ya devretmeyi akıl etti. | Open Subtitles | السيد "بيتس" كان لديهِ الحكمة لنقلهِ لها قبل المحاكمة |
| duruşmadan önce, Porter'ı biraz çalıştırmak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط تدريب (بورتر) قليلاً قبل المحاكمة |
| Seni Mahkemeden önce görebileceğimi sanmıyordum ve... Sana şans dilemek istedim. | Open Subtitles | فكرت بأنني لن أتمكن من رؤيتكِ قبل المحاكمة فجئت لأتمنى لكِ التوفيق |
| Mahkemeden önce dosyanı iyice taramam gerekiyor. | Open Subtitles | عليّ أن أبحث قضيّتك قبل المحاكمة |
| Anneyle baba birbirini suçluyor. ön duruşma bugün. | Open Subtitles | من كلا الوالدين، وهناك جلسة استماع قبل المحاكمة اليوم. |
| Çalışmanın dışında kalalım diye ön duruşma önergemize evet demiştiniz, sayın yargıç. | Open Subtitles | شرفك، منحك ما قبل المحاكمة لدينا اقتراح لاستبعاد الدراسة د |
| Evet, şu ünlü film, duruşma öncesi parçalanan ve başka bir kopyası da bulunamayan. | Open Subtitles | أجل ، نسيت .. فيلمك المزعوم الذي دمرته خطأ قبل المحاكمة ولم تعثر على نسخة أخرى |
| Ve ayrıca duruşma öncesi bu mektuptan haberdar edilmedik. | Open Subtitles | و نحن أيضاً لم يتم تزويدنا بهذا الدليل في قائمة ما قبل المحاكمة |
| Bu sabah dava öncesi duruşması vardı. | Open Subtitles | هذا الصباح كان لديه جلسة استماع قبل المحاكمة. |
| Philip'in katil olduğunu kanıtlayın ki davadan önce Sinclair'i haklayayım. | Open Subtitles | أحضروا لي دليلا أن (فيليب) قاتل حتى أستطيع أن أريه ل (سنكلير) قبل المحاكمة |