| Onun kaderi ve bacaklarını kaybetmesinin etkileri artık onun günlük yaşadığı gerçekler. | TED | قدره وتداعيات فقدانه لساقيه هي الآن واقعه اليومي. |
| Leo, zorlayamayız. Bu onun kaderi bile olsa. | Open Subtitles | ليو، لا يمكنك جعله، المختار حتى لو كان هذا قدره |
| kaderini gerçekleştirmeyi aklına koymuş. Ve bunu kılıç olmadan yapamaz. | Open Subtitles | قلبه مصمّم على تحقيق قدره ولا يستطيع ذلك دون السيف |
| Sürdüreceği davranış biçimi budur O halde o sadece kendi kaderini değil Ailenin kaderini de değiştirmeye Çalışıyor | Open Subtitles | اذن فهو يرغب في تغيير قدر العائله و ليس قدره فقط |
| Her ölümlü yalnızca kendi kaderinden sorumludur. | Open Subtitles | لا ، كل بشري مسؤول عن قدره الخاص |
| Çok geçmeden dostum Roku'nun Ateş Ulusu'ndan ayrılıp kaderiyle avatar olarak yüzleşmeye başlaması gerektiği gün geldi. | Open Subtitles | و قريباً أتى الوقت الذي كان فيه على صديقي روكو أن يغادر أمة النار و يواجه قدره كأفاتار |
| Ama sonra insanlara yardım etmenin onun kaderi olduğunu anladı. | Open Subtitles | لكن بعدها أدركت بأن قدره هو مساعدة الناس |
| Kalbim toz ve kumla dolu, ama bilmen gerekir ki, onun kaderi Dünya'ya yıkımı getirmek. | Open Subtitles | إن قلبي مليء بالتراب والرمال ولكنكِ يجب أن تعرف أنه قدره أن يجلب الدمار للأرض |
| Sujamal birbaşına kaldı çünkü kaderi onu Amer'den koparacaktı. | Open Subtitles | ولذلك نزع سولجهمال عن الحكم وبقي وحيدا وكان قدره الابتعاد عن حكم آمير شيئاً فشيئاً |
| Hemen oracıkta anladı ki, onun kaderi bu kutsal yaratığı korumak ve kollamaktı. | Open Subtitles | لقد عرف حينها ان هذا قدره مراقبة وحماية هذا المخلوق المرعب |
| Söz konusu bile olamaz! Bir kralın görevi, kaderi ile yüzleşmektir. | Open Subtitles | انه من واجب الملك ان يواجه قدره |
| İnsan kaderini değiştirebilir. Ömrümü bir hiç olarak geçirmeyeceğim. | Open Subtitles | الرجل يمكنه تغيير قدره ولن أمضى بقية حياتى كنكرة |
| kaderini, bir çay yaprağının Doğu Hindistan Şirketi tarihini bilmesi kadar bile bilmeyen birisi. | Open Subtitles | و لا أحد يعرف قدره أكثر من ورقة شاى تعرف تاريخ شركة الهند الشرقية |
| Karanlık olan, bir ölümlü gibi yaşayarak kaderini gerçekleştirmenin yolunu arıyordu. | Open Subtitles | أراد الشرير مراوغة قدره: وأن يعيش كإنسان فاني. |
| Hiçbir delikanlı, ne kadar harika olursa olsun kaderini bilemez. | Open Subtitles | لا شاب, مهما كان عظيماً, يستطيع معرفة قدره. |
| Onların aşık olması kaderini değiştirecekti sonsuza dek. | Open Subtitles | وأن الوقوع في الغرام سيغير من قدره ..للأبد |
| Ve Vadim kaderinden kaçtı, ben de kendiminkini mühürledim. | Open Subtitles | فاديم هرب من قدره لكنني سأنقذ قدري |
| Hayatı boyunca kaderiyle savaşan birine soruyorsun bunu. | Open Subtitles | أنت تسأل شخصاً يحارب قدره طوال حياته |
| Demek istediğim, ne zaman yeni bir yetenek basına sızsa iyi, kötü, ya da herneyse... | Open Subtitles | أقصد عندما تتسرب قدره جديده الى الصحف سواء كانت النتائج ممتازه أو سيئه أو مهما يكن |
| Mevsimler geçerken Gisani, kaderine boyun eğip sürüyü takip ederek kendi köyünden uzakta zaman geçiriyordu. | Open Subtitles | كما المواسم السابقة جيساني تابع قدره الحقيقي قضى عده ايام بعيد عن قريته |
| İstediğinizi düşünebilirsiniz ama benim de bir süper gücüm var, sadece ne olduğunu öğrenmem lazım. | Open Subtitles | لا أظن هذا يمكنكم التفكير بما اردتم لكنى املك قدره خاصه |
| Meme kanseri için üç gün kampanyasını başlangıç yatırımı olarak 350.000 dolarlık risk sermayesi ile başlattık. | TED | اطلقنا حملة ثلاثة ايام لسرطان الثدي بإستثمار مبدئي قدره 350 الف دولار كرأسمال |
| Piskopos olmak belki bir gün Papa olmak, onun kaderinde var. | Open Subtitles | إنه قدره ليصبح أسقف ربما يكون البابا يوماً ما |
| Hiçbirimiz kaderimizi seçemeyiz, Merlin. | Open Subtitles | لا أحد منا يستطيع إختيار قدره, يا ْ مرلين ْ. |