| Senin gibi bir özel dedektif lastik eldiven takmayı unutmamıştır. | Open Subtitles | محقق خاص مثلك أراهن أنك كنت ترتدي قفازين مطاطين |
| Eski eldivenleri. Hep eldiven takardı. | Open Subtitles | قفازيها, دائماً كانت ترتدي قفازين |
| Tamam, bir eldiven giyeyim ve bebeği doğurtalım. | Open Subtitles | حسنا سأضع قفازين وسوف نولد هذا الطفل |
| Ellerime plastik eldiven takıyorum. | Open Subtitles | أضع قفازين من البلاستيك على يديّ |
| Kapıdaki kanda bir iz yok. Demek ki eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | "لا توجد بصمات في الدم على الباب، ممّا يعني أنّها ارتدت قفازين" |
| eldiven takıyormuş. | Open Subtitles | كان يرتدي قفازين. |
| Ve bir çift cerrahi eldiven giyiyordu. | Open Subtitles | و كان يرتدي قفازين |
| Katil eldiven kullanmış. | Open Subtitles | من فعلها كان يرتدي قفازين |
| - Haydi bir eldiven kap. | Open Subtitles | هيا ,أحضر قفازين |
| - eldiven gerekeceğini biliyordum. | Open Subtitles | -لنذهب . -علمتُ بأني سأحتاج إلى قفازين . |
| Simmons bana eldiven giydirdi. | Open Subtitles | (سيمونز) جعلتني أرتدي قفازين |
| eldiven gibi. | Open Subtitles | - مثل قفازين |