| Tek endişeleri bu akşam gelen mühim bir müşteri. | Open Subtitles | قلقهم الوحيد هو ، وصول عميل مهم الليلة |
| Şu an için asıl endişeleri personellerinin güvenliğiymiş. | Open Subtitles | " ... و قلقهم الرئيسي في الوقت الحالي عن " " ... |
| Bütün endişeleri gitmiş olur. | Open Subtitles | كل قلقهم يذهب |
| Birçok Amerikalı tam olarak iyileşmediğiniz hakkında endişelerini dile getiriyorlar ve 4 yıl daha hizmet edebilecek kadar güçlü olmadığınızı söylüyorlar. | Open Subtitles | الكثير من الأمريكيين عبّروا عن قلقهم من أنك لم تشف تماماً وربما لا تكون قوياً بما يكفى لتخدم الدولة لأربع سنوات أخرى |
| Bazı öğrenciler, oyun hakkındaki endişelerini dile getirdi. | Open Subtitles | أعرب بعض الطلاب عن قلقهم حيال المسرحية نفسها |
| Sadece birkaç arkadaş diğeri için kaygılarını dile getiriyor. | Open Subtitles | فقط بعض الأصدقاء يعربون عن قلقهم بشأن الآخرين. |
| Başkan Grant'in kendi partisinin muhafazakâr üyeleri Keating'in sağcı kesim üzerinde geçmişte verdiği hükümlerden dolayı endişelerini dile getiriyorlar. | Open Subtitles | خاصةً وأن المحافظين من حزب الرئيس غرانت قد أعربوا عن قلقهم من الأحكام التي أصدرها كيتون سابقًا فيما يخص التشريعات المتعلقة بالحقوق الشخصية |
| Alison'ın arkadaşları durumu hakkında endişelerini dile getirdiler. | Open Subtitles | عبّر أصدقاء آليسون عن قلقهم بشأن وضعها. |
| Çocuklarımız bize gelip olgun ve açık bir şekilde endişelerini dile getirdiler. | Open Subtitles | وأعربوا عن قلقهم بطريقة ناضجة وفصيحة |
| Birkaç hastam içinde katil olan hastaneye girme konusunda kaygılarını dile getirdiler. | Open Subtitles | إنه فقط عدد مرضاى الذين أعربوا عن قلقهم حول المجىء إلى المستشفى وهناك قاتل مقيم |
| Sadece ticaret oranı ve yükselen gümüş vergileri konusundaki kaygılarını dile getiriyorlar. | Open Subtitles | لكنهم يعربون ببساطة عن قلقهم بشأن معدل التجارة وكذلك الضرائب المتزايدة على القصة. |
| kaygılarını ve sıkıntılarını anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أتفهم قلقهم وإحباطهم |