| Para uğruna hayatını riske atarsın ama hayat çok değersiz ve kısadır. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل المال، ولكن الحياة لا قيمة لها وعابرة جداً |
| değersiz, çünkü bir kaç kendini bilmez bireyin işi. | Open Subtitles | انها لا قيمة لها لانها مجرد اعمال لبضعة أنانيين جامحى الفكر |
| değersiz şeyleri okuma gibi kötü bir alışkanlığı hapiste edindim. | Open Subtitles | إن قراءة بنود لا قيمة لها عادة سيئة اكتسبتها فى السجن |
| Bir zamanlar vahşi ses atmosferini işe yaramaz bir ürün olarak değerlendirirdim. | TED | كنت في يوم ما أعتبر المشاهد الصوتية الطبيعيّة لا قيمة لها. |
| Holt'un kanı, kurbanın üzerinde çıktı. Sabıkası var ve şahidi de kendisi gibi beş para etmezin teki. -Bir başka deyişle, Bay Holt zanlı listemizin ilk sırasında. | Open Subtitles | الدم هولت هو على الضحية، وقال انه حصل مقدمو الاديره وحجة له هو فقط لا قيمة لها كما هو. |
| Bu niteliğin en az 10'da biri ustaca kullanılmadığı sürece bu bilginin değeri yoktur. | Open Subtitles | مثل هذه المعرفة إن لم تصطحبها سيادة مهما كانت ضئيلة فإن هذه المعرفة لا قيمة لها ياسيدي |
| Ben sadece değersiz bir Gaijinim ve herkes ortağımı öldürdüğünü biliyor. | Open Subtitles | أنا لست سوى قايجن لا قيمة لها والجميع يعلم انه قتل شريكي. |
| Ben sefil, değersiz koca bir pisliğim. | Open Subtitles | ماذا يمكنني أن أقول؟ انا قطعة بائسة, لا قيمة لها من الوحل. |
| Diskin değersiz olduğunu söylemek çok kolay. Eğer dediğin gibi diskteki bilgilere ulaşamazsak ve değersiz çıkarsa savunulamaz bir pozisyonda olacaksınız sir. | Open Subtitles | من السهل الادعاء بأن القائمة لا قيمة لها إذا كنت لن أستطيع أن أشغلها |
| değersiz elimde tuttuğum bu karanlık büyü bizden size armağan. | Open Subtitles | هذه التعويذة المظلم ,والتي أحملها في يدي الجرباء والتي لا قيمة لها هي هديتي لكِ |
| Bonoların değersiz olduğunu nasıl bilebiliyorsun? | Open Subtitles | كيف تكون متأكد أنت السندات لا قيمة لها ؟ |
| Başka bir deyişle, bunlar tamamen değersiz. | Open Subtitles | أفهم من هذا أن جميع هذة الآثار لا قيمة لها. |
| değersiz bir tablo. | Open Subtitles | إلا إذا كان من رسمها سفاحاً , لا قيمة لها |
| - Başka bir şey? - Yok. değersiz bilgi, ama uğraşın için "C". | Open Subtitles | لا معلومات لا قيمة لها لكن نقطة لهذه الجهود |
| İki, nehrin iki tarafındaki değersiz gayrimenkuller. | Open Subtitles | ثانياً: عقارات لا قيمة لها على جانبيّ النهر |
| Parası değersiz olan... .. savaş halindeki bir ülkede yaşıyorsan... | Open Subtitles | في بلد عملته لا قيمة لها ليس ناذراً في منطقة حرب |
| O değersiz senetleri bizden almıştı. | Open Subtitles | قام بشراء هذه السندات لا قيمة لها من قبلنا. |
| Senin o sahte cömertliğinin arkasında, işe yaramaz oyuncaklarınla o zavallı çocukları nasıl kandırdığını, tatlı şekerlemelerle onları sarhoş ederken... her şeyin en güzelini hep kendine sakladığını gördüm. | Open Subtitles | نظرت خلال كرمك المزيف و منحك للعب لا قيمة لها و تبقي الأطفال السذج مشغولين بالحلويات السكرية |
| Bana verdikleri işe yaramaz haritalar yerine güvenilir haritalar elde etmek için ondan da fazlasını vermek zorunda kaldım. | Open Subtitles | للحصول خرائط موثوقة لهذه المنطقة لتحل محل الرسوم البيانية التي لا قيمة لها والتي وفروها لي |
| Oğlum öldü, sevdiğim adam öldü, hayatım benim için beş para etmez. | Open Subtitles | أبني ضاع وحبيبي مات وحياتي لا قيمة لها عندي |
| Hisselerin hiçbir değeri kalmamış. Tanrım, o korkunç Belçikalı geliyor yine. | Open Subtitles | الأسهم لا قيمة لها إلهي ، أتى إلى هنا هذا البلجيكي الصغير الشنيع |
| Susuz bir tarla değersizdir. | Open Subtitles | بدون الماء المزارع لا قيمة لها |
| Sokakta değersizler. | Open Subtitles | لا قيمة لها بالشوارع |