| Hapishanede ölen bir kadın vardı... Ölürken bile seni lanetliyordu... | Open Subtitles | كانت هناك امرأة ماتت في السجن، ماتت و هي تلعنك. |
| Yakınlarda yaşlı bir kadın vardı ve tüm bu olanları görmüştü. | Open Subtitles | بالكامل كانت هناك امرأة عجوز قريبة من المكان :و كانت تقول |
| Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı. | TED | ذات مرة كانت هناك امرأة تدعى الآنسة مارجريت. |
| Sana çok benzeyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | يمكنني أن أقسم أنني رأيتك هناك كانت هناك امرأة وكانت تبدو تماما مثلك |
| Tutuklandığında, hastanede bir kadın vardı. Parayı ödedi. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة بالمستشفى عندما قُبض عليه ، دفعت فاتورة علاجه |
| Arthur'u suyun altındayken gördüm, boğuluyordu ve karşısında, onun ölmesini izleyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | لقد رأيت آرثر تحت الماء , و هو يغرق, و كانت هناك امرأة واقفة تنظر إليه. |
| Midesi bulanan ve hava almak isteyen bir kadın vardı. | Open Subtitles | نعم , كانت هناك امرأة مريضة قالت أنها في حاجة لبعض من الهواء |
| Eskiden burada okumalar yapan bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة إعتادت القيام بالقراءات على الجانب. |
| - Burada bir kadın vardı, değil mi? | Open Subtitles | أظن كانت هناك امرأة، صحيح ؟ أجل، لقد كانت هناك امرأة |
| Otobüste bir kadın vardı, benim de saçımda plastik bir papatya. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة في الحافلة وأنا كان لدي زهرة الأقحوان في شعري |
| Evet. Smethills adında güzel, sarışın bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة شقراء جميلة " تدعى السيدة "سميسيلـس |
| bir kadın vardı... ince porselen gibi teni ve derin mavi gözleri olan bir kadın. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة... مثل الخزف الصينىّ الفاخر، بعينين زرقاوين عميقتين... |
| Su tankının önünde bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة أمام خزان الماء |
| Yetenekleri ile ün yapmış oranın yerlisi bir kadın vardı. | Open Subtitles | و كانت هناك امرأة محلية مشهورة بقدراتها |
| Bugün okulda yaşlı bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة مسنة في المدرسة اليوم. |
| Bana ilk cinleri öğreten bir kadın vardı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة علّمتني عن المردة |
| bir kadın vardı, İngiliz bir kadın. | Open Subtitles | حسنًا، كانت هناك امرأة امرأة إنجليزية |
| Kız falan yoktu, sadece bir kadın vardı. | Open Subtitles | لم تكن هناك فتاة، كانت هناك امرأة فقط |
| Merdivenlerde bir kadın vardı. Bay Hanisey. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة على السلالم - (سيد (هانسي - |
| bir kadın vardı. Üstüme atladı. | Open Subtitles | كانت هناك امرأة لقد أتت إلي |