| Labarge onu öldürmeden önce Yüzbaşı Trudeau alaydaki en iyi adamdı. | Open Subtitles | كان الكابتن ترودو أفضل رجل في الفوج قبل ان يقتله لابارج |
| Ben Avrupalıyım. bunlar benim aşina olduğum şeyler, ama Yüzbaşı belki bunu anlamaz | Open Subtitles | انا اتفهم اشياء ربما كان الكابتن لا يتفهمها |
| Belki Yüzbaşı Brown çok fazla Dickens okumuştur. | Open Subtitles | ربما كان الكابتن براون يقرأ الكثير لديكنز |
| Yüzbaşı Jones doğru olduğuna inandığı bir bilgiye göre hareket ediyordu. | Open Subtitles | كان الكابتن جونز يتصرف بناءً على معلومات يعتقد أنها صحيحة |
| Bildiğim, Yüzbaşı adını raporlarda görürse kanın beynine sıçrayacağı. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه إذا كان الكابتن ترى اسمك على التقارير، وقال انه سوف يكون التغوط الدم. |
| Çavuşu vuran kişi Yüzbaşı Jonathan Randall'ın ta kendisiydi. | Open Subtitles | الرجل الذي أطلق النار على الضابط كان الكابتن جونثان راندال بنفسه |
| Yüzbaşı Kara Pençe ile çalışıyorsa Adalind'i sana ulaşmak için kullanacaktır. | Open Subtitles | إذا كان الكابتن و تعمل مع الأسود المخلب، أنها ستعمل استخدام Adalind للحصول على لك. |
| Yüzbaşı Gaudet'ti. Kızıl Muhafızlar'ın. | Open Subtitles | .. (لقد كان الكابتن (جوديه- كابتن الحراس الحمر - |
| Yüzbaşı Alden yine de bu kadar çekici olur muydu? | Open Subtitles | هل كان الكابتن (ألدن) سيزال متشبثًا بهذه الرغبة اليائسة؟ |
| Yüzbaşı mı buradaydı? ya da onun kolanyasının kokusunu aldın mı | Open Subtitles | هل كان الكابتن هنا ؟ |
| Yüzbaşı Killick'in, olay gecesi amaçladığı şey benim düşünceme göre, beni karımı ve çocuğumu öldürmekti. | Open Subtitles | كان الكابتن (كيليك) هادئاً ورزيناً في ليلة إطلاق النار وكان اعتقادي الراسخ أنه حاول قتلي.. وأنه حاول قتل زوجتي وأنه حاول قتل إبني |
| Yüzbaşı Treville'dı. | Open Subtitles | " كان الكابتن " تريفل |