Saldırının başarılı olması imkansızdı. Genel Kurmay bunu biliyordu. | Open Subtitles | الهجوم كان مستحيلا لابد ان القيادة كانت تعرف ذلك |
Okumak istemiştim ama imkansızdı, çalışmalıydım. | Open Subtitles | أردت الدراسة لكن ذلك كان مستحيلا كان لا بد أن أعمل |
Oylamayı engellemeyi denedim ama imkansızdı. | Open Subtitles | حاولت أن أوقف التصويت ولكن ذلك كان مستحيلا |
Ki bu, o dönemlerde ülkemde imkansızdı. | TED | لقد كان مستحيلا في ذلك الوقت في بلادي. |
Ama insan dönüşümü benim için imkansızdı. | Open Subtitles | لكن كيمياء الانسان كان مستحيلا ...بالنسبة لي |
Onun için gerçekten imkansızdı. | Open Subtitles | أن يرتاح ، كان مستحيلا حقا |