| Çok hızlı konuştu. Bir iki pişmanlığı olan ender bir adam. | Open Subtitles | لقد كان يتحدث بسرعة رجل مميز مع قليل جداً من الندم |
| (Kahkahalar) İşte bir şekilde bu fotoğrafçıyla yemekteyim ve o başka bir fotoğrafçıyla bir fotoğraf çekimi üzerine konuşuyor yine kızılderili bölgesinde. Fotoğrafı çekmek için | TED | عندما كنت معه في حفله العشاء وهو كان يتحدث مع مصور محترف اخر عن تصوير حدث في محميه للهنود الحمر. |
| Hadi ama, içeri girdiğinde benim kalçalarım hakkında konuştuğunu duyduk. | Open Subtitles | بربك،لقد سمعت أنه كان يتحدث عن أفخاذي أنا عندما دخل |
| Yapılan iş ve başarma hissinin farkından bahsederdi. | TED | كان يتحدث دوما عن الفرق بين المهام والانجاز من ناحية الأفعال. |
| Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi. | Open Subtitles | لكن بدا وكأن كليفر كان يتحدث . عن كارثةٍ نووية |
| Senin hakkında farklı konuşur sonra diğerleri hakkındada sana farklı konuşuyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث عنك باختلاف عن الطريقة التي يتحدث بها عن الاخرين |
| Öyle bir sorun ki herkes ondan bahsediyor ve sizleri de doğrudan etkiliyor. | TED | مشكلة كان يتحدث عنها الجميع، مشكلة أثّرت بك بشكل مباشر. |
| Jack Bauer'ı arıyoruz. En son Encino ve Studio City arasında cepten konuştu. | Open Subtitles | اننا نبحث عن جاك باور لقد كان يتحدث طريق هاتف نقال ما بين إنسينو وستوديو سيتي |
| Üs kumandanı dava kapanmış gibi konuştu. Hayır, çıkmaza girdik. | Open Subtitles | قائد القاعدة كان يتحدث وكأنّ القضية قد أُغلقت. |
| Ama orada onunla konuşurken bir kadınla konuşuyor gibiydi. | Open Subtitles | لكن طريقة حديثة لها كما لو كان يتحدث لأمرأة بالغة |
| Kendisi konuşuyor ise Bak, söylüyorum, hepsi bu sorunları, sihirli değil normal olabilir. | Open Subtitles | ، انظري ، كل ما أقوله أنه إذا كان يتحدث مع نفسه . فربما مشاكله قد تكون طبيعية و ليست سحرية |
| Bense oynamaya devam ettim. Benimle konuştuğunu düşünmemiştim. | TED | واستمريت باللعب. لم أظن أنه كان يتحدث إليّ. |
| Evet, ben de o zaman çocuktum ama herkesin bunu konuştuğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أجل , لقد كنت فتى صغير , لكنني أتذكر أن الجميع كان يتحدث بشأن هذا الأمر |
| Adamlarına karşı iyiydi. Hep karısı ve çocuklarından bahsederdi. | Open Subtitles | جيداً مع رجاله ، كان يتحدث عن زوجته وإبنه طوال الوقت |
| Fakat Cleaver sanki nükleer bir soykırımdan söz etmiş gibi. | Open Subtitles | لكن بدا وكأن كليفر كان يتحدث . عن كارثةٍ نووية |
| Kendini iyi işlerine adamakla ilgili konuşur oldu, diğer bir deyişle, insanlığın iyiliği. | Open Subtitles | ومؤخراً، كان يتحدث بكثرة عن تكريس نفسه بالكامل لأعماله الصالحة أي تحسين البشرية |
| ED: Bu filmi gördünüz ve bununla ilgili harika olan konferanstaki herkes ölçeklendirmekten bahsediyor. | TED | كنتم قد رأيتم هذا الفيلم ، وما هو رائع جدا في هذا المؤتمر كله هو أن الجميع كان يتحدث عن النطاق. |
| Yabancı bir dilde konuşup yüksek sesle bir şeyler anlatıyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث بتلك اللغة الأجنبية و يقص العديد من القصص |
| konuşan her kimse Japoncası çok düzgündü. | Open Subtitles | اى كانت شخصيته فقد كان يتحدث بلغة يابانية لطيفة للغاية |
| konuştuğu bir arkeologdan bir mesaj var orada. | Open Subtitles | هناك رسالة هناك من عالم أثري كان يتحدث اليه |
| Durmadan konuşurdu. Bu da başka bir konu. Hiç susmazdı. | Open Subtitles | كان يتحدث طول الوقت لا يصمت أبدا و هذا كان ثانى شىء |
| Deden, Williamson ve Umpqua nehirlerinde nasıl balık tuttuğunu anlatırdı. | Open Subtitles | جدك كان يتحدث عن الصيد نهر ويلمسون والأمبكا ملاحظة المترجم.. الأمبكا أسم لغابه |
| Evet Bill Kurtis organize suçların tarihçesini anlatırken ondan bahsetti. | Open Subtitles | ياه, حسنا, بيل كريست كان يتحدث عنه وعن الجريمه في الماضي. |
| Şartlı tahliye kurulunun, evine kimin gideceğine karar vermesini çok merak ettiğini söylüyordu. | Open Subtitles | كان يتحدث عن كم سيعني للجنة إطلاق سراحه أن تستمع إلى الذي سيسكن والدك معه |
| pert olan SUV hakkında rapor doldurmadın, dolayısıyla ben de neyden bahsettiğini bilemedim. | Open Subtitles | لم تقدم أي أوراق حول سيارة متحطمه لذلك لا أعلم عما كان يتحدث |