| Baadshah'ı son gördüğümde küçük bir çocuktu. büyümüş olmalı. | Open Subtitles | انا اخر مره رايت بادشاه عندما كان طفل اكيد هو كبر الآن. |
| İki üç gün büyümüş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | يبدو كأنه كبر يومين أو ثلاثة منذ ذلك الوقت |
| büyük silah taşırsam bir şey vurma şansımın artacağını düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد كلما كبر السلاح كلما زادت فرصة ضرب شئ ما |
| büyük bir başarımız;kurumlardan... ...sağlanan para çok az. | TED | كل ما كبر النجاح, قلت الدعم المالي من المؤسسات الداعمة. |
| Ford şanslı, yani ne kadar çok beslenirse o kadar çok büyüyor. büyüdükçe de, daha fazla hücum ediyor. Daha öldürücü oluyor. | Open Subtitles | فكلما تغذى أكثر ، كلما كبر حجمه و إزدادت طاقته و أصبح مميتا |
| Şuna bak, nasıl da büyümüş... Aman Tanrım, senin kucağımda oturduğun zamanları hatırlıyorum... | Open Subtitles | انظروا من كبر يا للهول، أذكر عندما كنتُ أُجلسك بحضني |
| Cleveland'da büyümüş meteliksiz yüreği ve ruhu olan bir adam o. | Open Subtitles | هو رجل ولديه قلب وروح الذي كبر وهو مفلس في الشارع الرئيسي في كليفلاند |
| Güney Utah'da Cennet Misyonu tarikatında büyümüş. 50'den biriymiş. | Open Subtitles | لقد كبر و ترعرع في منزل عبادة لطائفة تسمى بعثة السماوات في جنوب ولاية يوتا كان واحدا من خمسين.. |
| Ama kapsülüm rotadan çıktı ve ben buraya gelene kadar kuzenim çoktan büyümüş ve Superman olmuştu. | Open Subtitles | لكن حجرتي أبعدت عن المسار وعند وصولي كان قريبي قد كبر وأصبح سوبرمان |
| Atomlar Dünyanın içindeki yaban mersinleri gibiyse, çekirdek ne kadar büyük olurdu? Fen dersinizde atomun eski çizimlerini hatırlıyorsundur | TED | حسنا، إذا كانت الذرات مثل العنب البري في الأرض، ما مدى كبر النواة إذن؟ قد تتذكرون الصور القديمة للذرة من صف علومكم، |
| Çekirdeğin ne kadar büyük olduğunu kavrayabilmek için, yaban mersinini bir futbol stadyumun boyutuna şişirmemiz gerekiyor. | TED | ولتفهم أذهاننا مدى كبر النواة، نحن بحاجة إلى تضخيم العنيبة إلى حجم ملعب كرة قدم. |
| CA: Senin aklında bu olasılık acaba ne kadar büyük? | TED | ك.أ: باعتقادك، ما هو مقدار كبر هذه الإمكانيات؟ |
| Küçük Jeff'imiz büyüyor! Bol şans, Britta. | Open Subtitles | إذن الأمر جاد صغيرنا جف قد كبر حظاً موفقاً ، بريتا |
| Kafasından büyük bir memeyi emerek büyüyor. | Open Subtitles | لقد كبر و هو يرضع الحليب من صدر أكبر من رأسه |
| Benim küçük bebeğimin büyüyüp de üniversite ziyaret etmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أن طفلي الصغير قد كبر كثيرا وهو ذاهب إلى الجامعة |
| Çünkü birden Mısır da benim denizim Maine'de bulunan küçük denizden Nil nehrin yanında 1300 km uzunluğuna Büyüdü, | TED | لأن في مصر فجأة قد كبر شاطئي من شاطئ صغير في ماين لما طوله ثمانمئة ميل بجوار نهر النيل، |
| Ve büyüdükçe, daha da farklılaştı ve bu farklılıklar çok belirginleşti. | TED | وعندما كبر قليلا اصبح اكثر اختلافا واصبحت الاختلافات اكثر وضوحا. |
| Annemde demans vardı ve beni artık tanıyamıyordu ve çocuklarım artık büyümüştü. | TED | تعاني والدتي من الخرف ولم تعد تعرفني، وقد كبر أطفالي. |
| Çocuklar büyüdüğünde eskisi gibi yanında kalmayacağını bilirdi dolayısıyla birlikte vakit geçirmek istemişti. | Open Subtitles | علم أنه كلما كبر الأطفال ، تخسرهم لذى أراد قضاء الوقت معا جميعا |
| büyürken örnek aldığı kişiler yüreksiz ve alkolik bir anneyle, oğlunu kontrol altında tutmaya çalışan sosyopat bir babaydı. | Open Subtitles | لقد كبر مع أم ضعيفة الشخصية ومدمنة على الكحول وأب متسلط |
| Onun yüzündendi yani. O büyüdüğü için sen dizide fazla oynayamadın. | Open Subtitles | إذن فقلّة ظهوركَ في المسلسل هي ذنبه لأنّه كبر |
| John da, Michael da, bilgisayar animasyonu alanında buluşlar yaptılar büyüyünce. | TED | وقد كبر جون وميشيل ليصبحا لاحقا من المبتكرين للرسوم المتحركة على الكمبيوتر |
| Bir yerde oturuyorduk ve konuşuyorduk sonra nedense, küçük kardeşini düşünmeden duramadım ve ne kadar güzelki büyüdüğünü. | Open Subtitles | لكن كُنّا جالسين نتحدّث ولسبب ما لم أَستطع التوقّف عن التفكير بأَخيها الصغيرِ وكيف أصبح وسيماً عندما كبر |
| Wilfrid Dierkes öyle garip bir çocuktu ki... ergenlik çağında aşırı derecede obezken... yetişkin hale geldiğinde nerdeyse sıska sayılırdı. | Open Subtitles | ويلفريد ديركس كان فتىً غريباً و الذي كبر ليصبح مراهقاً سميناً جداً وبعدها تقلص ليصبح بالغاً غريباً |
| Tamam, Zack, o zaman kafatasındaki izleri büyüt. | Open Subtitles | حسناً يا زاك, ثم كبر صورة العلامات على الجمجمة |
| Yani ne kadar büyükse erkek için o kadar iyi, çünkü bu spermlerini dişinin vücuduna aktarmak ve döllemek için daha fazla zaman demek. | TED | لذلك، كلما كبر حجم الهدية، كان ذلك أفضل للذكر، لأن هذا يعني أن يحظى السائل المنوي بوقت أطول لدخول جسمها لتلقيح البيض. |