| Bir keresinde şiddetli bir kalp krizi geçiren bir yaşlı hastaya müdahele etmiştim. | TED | اهتممت مره برجل كبير في السن و الذي كان لديه ازمة قلبية كبيرة |
| Ama en azından yaşlı, doğal ve onurlu bir ölüm oluyordu. | Open Subtitles | ولكنه على الأقل كبير في السن و مات موته محترمة ووقوره. |
| Üzücü olan, artık birisiyle birlikte olamayacak kadar yaşlı olman. | Open Subtitles | أنك كبير في السن جداً لكي تحصل على أي شخص |
| Elbette ki muteberim çünkü Yaşlıyım. | Open Subtitles | بالطبع أنا محترم. أنا كبير في السن. |
| İyice yaşlandım artık. | Open Subtitles | أنا كبير في السن جدّاً الآن. |
| Kötü bir yaşlı trol o ve gittiği için mutluyum teyzesini gömmeye. | Open Subtitles | إنها قزم كبير في السن ولئيم، وأنا سعيد لأنها ذهبت، لدفن عمّتها. |
| Nüfus Sayım İdaresi, 2050 yılına kadar bu ülkede 84 milyon yaşlı insan olacağını söylüyor. | TED | يقول مكتب تعداد السكان أنه بحلول عام 2050، سيكون هناك 84 مليون كبير في السن في هذه البلاد. |
| O çok hassas biridir, tatlı yaşlı bir adam. | Open Subtitles | أنه شخص بالغ الحساسية ، رجل كبير في السن محبوب. |
| O çok hassas biridir, tatlı yaşlı bir adam. | Open Subtitles | أنه شخص بالغ الحساسية رجل كبير في السن محبوب |
| Izzy Kotzwinkle diye birini tanıyoruz ama o çok yaşlı. Kaç yaşında bu Larry? | Open Subtitles | نحن نعرف لزي كوتزوينكل لكنه كبير في السن,كم عمر لاري؟ |
| Ama öyle yaşlı biri de değil. Eski karısı onu memnun etmemiş. | Open Subtitles | إنه ليس كبير في السن زوجته لم تكن مناسبة |
| Adam yaşlı ve hasta, daha fazla çelloyla ilgilenemeyecek. | Open Subtitles | إنه كبير في السن ومريض ولا يستطيع أن يستمر في الاعتناء به. |
| O çok yaşlı biri, belki de beni unutmuştur. | Open Subtitles | انه كبير في السن جدا أتسائل لو انه سيتذكرني |
| Çok yaşlı olduğunu söylediler ve şu anda ihtiyaç duymadıklarını söylediler. | Open Subtitles | قالو له أنه كبير في السن وأنه ليس الذي يبحثون عنه الآن |
| Hayır, asıl ben bazen sana göre çok yaşlı olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | لا ، احيانا اعتقد في الحقيقة انني كبير في السن بالنسبة لك |
| Çok yaşlı olmadığını görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك أن تقول أنه ليس كبير في السن كثيراً |
| Kendini bile savunamayan mahvolmuş yaşlı bir adam. | Open Subtitles | رجل كبير في السن لم يستطع الدفاع عن نفسه |
| Onun için biraz yaşlı olduğumu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أنني كبير في السن بالنسبة لها؟ |
| Yaşlıyım ve gözlerim iyi görmüyor. | Open Subtitles | أنا كبير في السن ، وأنا لا أرى جيدا. |
| Yaşlıyım ama aptal değilim. | Open Subtitles | أنا كبير في السن ولكني لست أحمق |
| İyice yaşlandım artık. | Open Subtitles | أنا كبير في السن جدّاً الآن. |