| Onunla çalışanları, ondan nefret edenleri bulup görüşün. | Open Subtitles | و اتصلي بكل رجل عمل معه ايا كان احبه.. او كرهه |
| David'in senden nefret ettiğini hatırlaman ondan nefret etmeni kolaylaştırabilir. | Open Subtitles | لكنها تذكرك أنه يكرهك، وربما تحاولين كرهه أيضاً. |
| Bence sebebi, bana âşık olması bu yüzden de benden nefret ediyor. | Open Subtitles | لأنه في حالة سباق حب معي هذا هو السبب في كرهه لي |
| Tchaikovsky'nin gerçekten nefret ettiği tek eseri ... | Open Subtitles | فالعمل الموسيقي الذي ألفه تشايكوفسكي و كرهه فعلاً |
| Söyledi mi bilmiyorum ama fikirden nefret etti. | Open Subtitles | ، لا أعرف ما إذا بإمكانكم التنبؤ بذلك .. و لكنه كرهه |
| Kadınlara karşı olan nefreti eşsiz. | Open Subtitles | كرهه للنساء في السلطه لم يسبق لها مثيل |
| Komşularından korktuğundan çok İngilizlerden nefret ederdi. | Open Subtitles | أبو كاندي راو خاف من جيرانه أكثر كرهه للبريطانيين |
| Tüm göçmenlere karşı nefreti lisede başladı. | Open Subtitles | ولقد بدأ ذلك منذ أن كان في الثانويه بدأ كرهه للمهاجرين... |
| Mona'ya olan nefretini bana anlatmıştı. Bir şeyler olurken hep etraftaydı. | Open Subtitles | أخبرني بمدى كرهه لـ(مونا)، وكان دومًا بالجوار في حال حدوث شيء |
| Bu sadece koçun kazanmayı zencilere olan nefretinden daha çok sevdiği anlamına gelir. | Open Subtitles | للمعلومات فقط، المدرب يحب الفوز أكثر من كرهه للسود |
| İki bölümlü sitcomlardan nefret ettiğinden daha çok nefret edecektir bundan. | Open Subtitles | سيكره هذا أكثر أكثر من كرهه للمسرحية الهزلية two-parters |
| Yahudiler rüşvetçilik, zimmete geçirme ve yüksek vergilerden dolayı ondan nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كرهه اليهود لفساده وتحايله وضرائبه الباهظة. |
| Yine de ustalık isteyen bir şeydi. Yarı hayatımı ondan nefret etmeye harcadım. | Open Subtitles | الأمر غريب نوعاً ما انا امضيت نصف حياتي محاولاً كرهه |
| Hayatım boyunca ondan nefret etmeme rağmen onun beni yine de sevdiğini öğrenmekten korkuyordum. | Open Subtitles | كنتُ خائفاً أن بعد عمرٍ طويل من كرهه كان سيحبني بكل الأحوال |
| Hiç... Hiç... Benden bu kadar nefret ettiğini hiç bilmiyordum. | Open Subtitles | لم يكن لديّ فكرة عن مدى كرهه لي |
| Case kendine düşen rolü iyi oynadı adamdan ne kadar nefret ettiğini düşünürsek. | Open Subtitles | (كايس) يلعب دوره بشكل جيّد بإعتبار مدى كرهه للرجل |
| Köpeğimden bile nefret ediyor. | Open Subtitles | إذا رأيت كلبي لعلمت أنه من المستحيل كرهه |
| Bugün benden dünyanın geri kalanından daha mı fazla yoksa az mı nefret ediyor? | Open Subtitles | هل يكرهني أكثر أو أقل من كرهه لباقي العالم اليوم؟ |
| nefret ettiği halde onunla alış-verişe gitti. | Open Subtitles | رافقها خلال أيام التخفيضات , على الرغم من كرهه للتسوق |
| - Sizinle ne kadar çok karşılaştığından ve hayatta en nefret ettiği kişinin siz olduğunuzdan bahsetti. | Open Subtitles | كيف إنه قاتلك كثيراً ولكن فى الغالب كان يتحدث عن كرهه لك |
| Birimiz çok beğendi, birimiz ise nefret etti ama sana hangimiz kim söyleyemem. | Open Subtitles | واحد منَّا أحبه وواحد منَّا كرهه ولكنني لن أقول من |
| Kaptana olan nefreti çok ama çok büyük. | Open Subtitles | كرهه للقبطان قوي جدًا، |
| Hakla ilişkilerdeki herkes nefret ederdi. Mand'de nefret ederdi. | Open Subtitles | الجميع في الدعاية قد كرهه، (ماندي) كرهه... |
| Tüm göçmenlere karşı nefreti lisede başladı. | Open Subtitles | ولقد بدأ ذلك منذ أن كان في الثانويه بدأ كرهه للمهاجرين... |
| Onun inançlarını ve şiddete olan nefretini biliyordum. | Open Subtitles | أعرف معتقداته و كرهه للعنف |
| Darwin çocukların Tanrı saçmalığından kurtulmasının bir maymunun korku içgüdüsünden ya da bir yılana olan nefretinden kurtulması kadar zor olduğunu yazdı. | Open Subtitles | لقد كتب أنه: "صعوبة أن يتخلص الأطفال مناعتقادهمبإله_BAR_" "هي كصعوبة تخلص السعدان من كرهه وخوفه الغريزي من الأفاعي." |
| İngilizce birkaç kelime daha öğrenmeye çalışması ve babasından ne kadar nefret ettiğinden bahsetmeyi bırakması gerek. | Open Subtitles | و التوقف عن التحدث عن مدى كرهه لأبيه... هو محظوظٌ بأن له أب... |
| İnsanların nefret etmesi daha iyidir. | Open Subtitles | سينجح إذا الجمهور كرهه |