| her gün yemediğini iddia ettiğin şu keklerinin içine zehir koyardım. | Open Subtitles | سَأُسَمم لكَ تلكَ الحلوى التي تدعي أنّك لا تأكلها كلَ يوم. |
| Yani, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor biliyorsun işte, babalık görevleri. | Open Subtitles | أعني، أنه يفعلُ كلَ ما بوسعهُ أنت تعرفين، أنه يقوم بدور الأب |
| Dünya makinesi her şeyi değiştirdi ve robotbilim mühendisliği amiri olan Etik gördüklerinden dolayı tasalandı. | TED | بدلت الآلة العالمية كلَ شيء، وإيثيك، في موضعها كرئيسة المهندسين الآليين، تشعر بالقلق لما رأت. |
| Birleşmiş Milletler binası yok olunca... o zaman her istediğimi yapmış olacaksın. | Open Subtitles | ...عندما يختفي مبنى الأمم المتَحدة عندها ستكون قد فعلت كلَ ما طلبته |
| Tüm bildiğim, hiç bir şey bilmek istemediğim. | Open Subtitles | كلَ ما أريد معرفته هو أنَني لا أريد أن أعرف أيَ شيء |
| Ya da Noel'e kadarki her boş vaktini çalışarak mı geçireceksin? | Open Subtitles | أو أنك تذهب إلى العمل في كلَ لحظة فائضة خلال أعياد الميلاد؟ |
| Bu semtte şamata varsa bil ki sadece burada değil tatlım, her yerde var. | Open Subtitles | الجميع دائماً يغضبون من الحي إنَه ليس فقط الحي يا عزيزتي بل في كلَ مكان |
| Şerefinden ödün verirsen, her şeyini kaybedersin. | Open Subtitles | إذا كنت تساوم على شرفك فإنَك ستخسر كلَ شيء |
| her şeyi inkar edeceksin. Sonuçta hepsi birer solucan. | Open Subtitles | يجب أن تنكري كلَ شيء، حتَى في حالة وجود الدليل |
| Büyük bir ders günü olacak. her dakika yeni bir enayi doğuyor. Biz de onların neyi varsa alacağız. | Open Subtitles | هناك رضيع يولد كل دقيقة، و سننالُ كلَ ما يحصلون عليه. |
| Denedim ama hatırlayamadım. Ben de çok anımsayamıyorum, her şey çok hızlı oldu. | Open Subtitles | لا أتذَكر الكثير أنا أيضاً حدثَ كلَ شيء بسرعة |
| Beyler, eğer bunu duyuyorsanız, bu noktaya kadar her safha planlandığı gibi geçmiş demektir. | Open Subtitles | إذا تسمعون هذا فقد صار كل شيء كما خططنا له وأنا حققتُ كلَ ما أردت |
| Kim bana her şeyin yoluna gireceğini söyleyecek artık? | Open Subtitles | من سيقول لي الآن ، ان كلَ شئٍ سيكون على مايرام؟ |
| Adamlarımdan her biri, bugün yapılması gereken şeyi yapmaya kendilerini adamış bulunuyorlar. | Open Subtitles | كلَ واحد من رجالى ملتزماً بتنفيذ ما عليه فعله |
| Amerikalı ünlü yemek yazarının da dediği gibi aşkla yapılan her şeyi seviyorum. Özellikle de yemeği. Başlangıç olarak kabak çorbası mükemmeldi. | Open Subtitles | كما قال كاتب الطعام الأمريكى الشهير ..أحب كلَ شئٍ تم إعداده بحب، وخاصة الطعام فى البداية كانت شوربة القرع مذهلة |
| her gün iş çıkışından Stanford'a gideceğim güne kadar seni bir saat çalıştıracağım. | Open Subtitles | ،سأتمرنُ معكَ لساعة كلَ يوم بعدَ العملِ مباشرةً حتى أُغادرَ إلى ستانفورد |
| Taraf tutmam her şeyi mahvedebilir. | Open Subtitles | هذا جديرٌ بأن يُـدمرَ كلَ شيءٍ عملتُ من أجله |
| Biri ötene dek Tüm kulüpleri hafta içi her gece kapalı kalsın. | Open Subtitles | أغلقوا جميعَ تلكَ الملامي كلَ ليلة من الإسبوع حتى يتكلمَ أحدهم |
| her zaman bir yerlerde olmak zorundaydın Yangında, acil durumlarda herhangi bir yer fakat ailenle değil | Open Subtitles | أنت دائماً تكون بعيداً عني تكافح الحرائق أو في الطواريء أنت منواجد في كلَ مكان ما عدا عائلتك |
| Keza üç alemin de kurallarını biliyor her şeyi görüyorum. | Open Subtitles | لأنني أفهمُ قواعد العوالم الثلاثة، أرى كلَ شيء |
| Evliliğin Tüm evren olduğunu ve senin de bütün erkekleri temsil ettiğini söyleyemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع القول بأن هذا الزواج يطوَق الكون أو إنَك تمثَل كلَ أنواع الرجال |