| Her şey yolunda mı? Son zamanlarda senden pek fazla mesaj almıyordum. | Open Subtitles | هل كل شئ بخير لم استلم منك الكثير من رسائل الجوال مؤخراً |
| - Alo, Mildred. Ben Frank. - Frank, Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | الو ميلدريد,انا فرانك فرانك, هل كل شئ بخير |
| Pilleri değiştirirken biraz dikkatsiz davrandım. Her şey yolunda. | Open Subtitles | لقد كنت مهملا قليلا لأبدل البطاريات كل شئ بخير |
| Herşey yolunda olduğuna göre söz verdiğin gibi duygusal çöküntünü yaşa. | Open Subtitles | والان كل شئ بخير لقد فعلتى ما أردتى وسببتى بعض الاحباط كما وعدتى |
| Ona ne zaman, sorun ne diye sorsam "Yok bir şey bebeğim, Her şey yolunda," deyip duruyor. | Open Subtitles | حينما أسأله ماذا هناك يقول لا شئ يا عزيزتى كل شئ بخير |
| Ama Her şey yolunda değil mi? Bombanın güvenli patladıldığını söylediler. | Open Subtitles | ولكن كل شئ بخير لقد قالوا ان القنبلة انفجرت بأمان |
| Her şey yolunda oğlum. En kötüsünün geride kaldığını söyledi doktor. | Open Subtitles | كل شئ بخير بني الأطباء قالوا بأن أسوء شئ من هذا مضى |
| Bir şey yok. Arkadaşların iyiler. Her şey yolunda. | Open Subtitles | سوف تكون الأمور على مايرام أن أصدقائك بخير, كل شئ بخير |
| Tamam mı? Her şey yolunda. Para teyit edildi. | Open Subtitles | كل شئ بخير و النقود تم تأكيدها ، الوضع جيد |
| Evet, benim için Her şey yolunda ama çok geçmeden senin için pek kötü olacak, bunu unutma. | Open Subtitles | أوه، نعم، كل شئ بخير معي لكن سيكون كل شئ خاطئاً معك قبل فترة طويلة جداً، تذكر كلماتي |
| Her şey yolunda. Bu en büyük hayranlarından birisi, Dan Balsamo. | Open Subtitles | كل شئ بخير ، هذا واحد من مُشجعينك الكبار ، دان بالسامو |
| Sorun değil. Her şey yolunda. Her şey kontrolümüz altında. | Open Subtitles | لا بأس , كل شئ بخير , نحن نسيطر علي الأمر |
| Merhaba hayatım. - Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | .مرحبا يا عزيزتي هل كل شئ بخير هنا؟ |
| Tabancalarınızı yerleştirin, baylar. Her şey yolunda. | Open Subtitles | اخفضوا اسلحتكم ايها الساده كل شئ بخير |
| Artık durabilirsin. Her şey yolunda. | Open Subtitles | حسنا ، الآن يمكنكى التوقف ، كل شئ بخير |
| Telefonlar kesilmiş. Her şey yolunda olsa gerek. | Open Subtitles | الهاتف مشغول، يبدو أن كل شئ بخير |
| Kıpırdama. Sakin ol dostum. Herşey yolunda. | Open Subtitles | ابق ثابتا و هادئا يا صديقي كل شئ بخير |
| Sorun yok. Her yer cam kırığı oldu ama önemli değil. | Open Subtitles | كل شئ بخير ,الزجاج فى كل مكان ,لكن كل شئ على ما يرام |
| Her şey yoluna girecek. Ellerini görebileceğim bir yerde tut. | Open Subtitles | سيكون كل شئ بخير أبقي يداك حيث يمكنني رؤيتهما |
| Sadece bir iletişim sorunu olduğunu ve yukarıda Her şeyin yolunda olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | أأمل أن تكون فقط مشكلة في الاتصالات وأن يكون كل شئ بخير هناك |
| Umarım Her şey iyi olur. İnsan, sonunda incinir mi diye, merak ediyor. | Open Subtitles | أمل أن كل شئ بخير أتساءل إن لم يجرحها؟ |
| - Sorun değil demişti. - Neden bahsediyorlar? | Open Subtitles | هى قالت أن كل شئ بخير ما الذى يتحدثون عنه |
| Endişe etme. Endişelenme, Mary Anne, Her şey düzelecek. | Open Subtitles | لا تقلقي ،لا تقلقي ماريان سيكون كل شئ بخير |