Buradaki herşey satılık demiştin. | Open Subtitles | أعتقد أنك قلت أن كل شئ في دكان جدك للبيع |
herşey alevler içinde kalacak. Gezegen değişim için çığlıklar atıyor. | Open Subtitles | كل شئ في طريقه الي الاشتعال يا رجل الكوكب يصرخ من اجل التغيير |
Bu hastanedeki her şeyin üzerinde neden hastane kokusu var? | Open Subtitles | لماذا كل شئ في المشفى تفوح منه رائحة المشفى؟ |
Bak, belki de yaşamındaki her şeyin değişmesi gerekmiyordur. | Open Subtitles | اسمع, و ربما ليس كل شئ في حياتك لا يحتاج لتغيير |
Chandani, hayatımda her şeyim var ama gerçek aşkım yok. | Open Subtitles | شاندني لقد حصلت علي كل شئ في الحياة ولكني لم أحصل علي الحب الحقيقي |
Endüstriyel troller ve çekiciler deniz tabanını süpürüyor. Buldozerler gibi, yollarına çıkan herşeyi alıyorlar. | TED | سفن الصيد الصناعية والسحابات يجهدون قاع البحر مثل الجرافات، تأخذ كل شئ في طريقها. |
-Kelso, anayasadaki herşey mantıklı değil. | Open Subtitles | كيلسو ، ليس كل شئ في الدستور منطقياً. |
Ya işe yaramaz hayatımda sevdiğim herşey, beni şu anda bulunduğum noktaya getirdiyse? | Open Subtitles | هذا? ماذا لو كان كل شئ في حياتي المثيره للشفقه التي حصلت عليها .. وان الحب هو الذي قادني لهذا النقطه . |
Bu dünyadaki herşey akış halinde ve deviniyor. | Open Subtitles | كل شئ في هذا العالم ينساب حولنا و يدور |
İşte herşey o zaman başladı. | Open Subtitles | وكان هذا حين بدأ كل شئ في الحدوث |
Benim için dünyadaki herşey anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني لي كل شئ في هذا العالم |
Odamdaki herşey sallanıyordu -- kalbim, pencerelerim, yatağım -- herşey | TED | كل شئ في غرفتي كان يهتز -- قلبي ، نوافذي ، فراشي -- كل شئ . |
Bölgenizdeki her şeyin kontrol altında olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | إنني أثق بأن كل شئ في مقاطعتك تحت السيطرة |
Sizin bölgenizdeki her şeyin kontrol altında olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | إنني أثق بأن كل شئ في مقاطعتك تحت السيطرة |
Aslında 14 milyar yıl önce her şeyin tek bir yerde olduğu küçücük evrenin başladığı hikâyenin sonuna. | Open Subtitles | قصة بدأت تقريباً قبل 14 بليون عام، بعالم صغير، حيث كل شئ في مكان واحد. |
Kuzey Amerika'daki her şeyin başkan yardımcısıyım ben. | Open Subtitles | أنا نائبة الرئيس فى كل شئ في أمريكا الشمالية |
Bu dünyada olan her şeyin arkasında bir neden olmak zorunda değil. | Open Subtitles | ليس كل شئ في هذا العالم يوجد سبب حقيقي وراءه |
Başlangıçda o özel efekti yapmasının sebebi oradaki herkesi bağlantılılık, birbirine bağlantılılık kavramı ve hayattaki her şeyin nasıl birbiriyle bağlantılı olduğu hakkında düşündürmekti. | TED | قام هو بهذا التأثير الخاص في البداية ليحث الجميع على التفكير في الترابط والارتباط وكيف أن كل شئ في الدنيا مترابط . |
O benim her şeyim. | Open Subtitles | هي كل شئ في حياتي |
O benim her şeyim. | Open Subtitles | هي كل شئ في حياتي |
Hey, dün gece buzdolabındaki herşeyi yedim, tereyağı da dahil olmak üzere, herşeyi. | Open Subtitles | , لقد أكلت كل شئ في الثلاجة البارحة كل شئ , يشمل ذلك علبة الزبدة |
Buluştuğumuzda herşeyi çok daha detaylı anlatacağım. | Open Subtitles | سوف أشرح كل شئ في تفصيلٍ دقيقٍ عندما نلتقي. |