her yerdeler! Beckett, buraya tıbbi bir ekip gerekiyor hemen. | Open Subtitles | هم في كل مكان . أحتاج فريق طبي هنا مباشرة |
Ve bu sadece uzaktaki gelişmekte olan dünyada değil, her yerde. | TED | وليس ذلك فقط في عالم نامي بعيد، إنه في كل مكان. |
Ve bu sebeple her yerinde kitaplar olan bir evde büyüdüm. | TED | ونتيجة لذلك لقد ترعرعت مع كتب في كل مكان حول المنزل |
Efendim, her yere baktık ama Çingene kızdan hiç iz yok. | Open Subtitles | سيجي,لقد بحثنا في كل مكان و ليس هناك اثر للفتاة الغجرية |
ve birkaç küçük dinozor iskeleti bulduk. Onlar her yerdeler. | TED | ووجدنا كمية من الصغار انها في كل مكان في ,موجودة في كل المكان |
Eğer yaptıysanız tanırsınız çünkü onun sıradan gökkuşağı reklamları her yerdeler. | TED | لكن إن تجولت هناك، فلا بد أنك تعرفه، لأن إعلاناته الملونة موجودة في كل مكان. |
Güzel olan ise, bu topluluklar her yerdeler. | TED | والشيء الجميل هو أن هذه المجتمعات موجودة في كل مكان. |
Hadi onlara kulak verelim böylece her yerde işe yaradığını ispat edebilsinler. | TED | دعونا نعطيهم الاهتمام حتى يتمكنوا من اثبات انها تنجح في كل مكان. |
İyi tasarım ve halk gururunun birleşimi her yerde ihtiyacımız olan bir şey. | TED | إرتباط التصميم الجيد و الفخر و الإعتزاز هي شيئ نحتاجه في كل مكان. |
Dikkatlice bakarak her yerde yüzlerce yamuk bloğun yığılı olduğunu fark ettik. | TED | وبالتعمق بالنظر، لاحظنا مئات من الكتل غير المنتظمة متراكمة في كل مكان. |
Aslında tüm bu uygulamalar ben konuşurken bile dünyanın her yerinde benim gibi bilim insanları tarafından zaten uygulanıyor. | TED | في الحقيقة، كل هذه التطبيقات يتم تطويرها على يد علماء مثلي من كل مكان حول العالم، في الوقت الراهن. |
Sonuçları aldık ve karaciğerinin her yerinde tümör olduğu görüldü. | TED | تلقّينا النتائج، وكان هناك أورام في كل مكان حول كبدها. |
Askerler sokağın her yerinde, sanırım bir yerlerde bomba var. | Open Subtitles | الجنود فى كل مكان أعتقد بوجود قنبله فى مكان ما |
Efendim, her yere baktık ama Çingene kızdan hiç iz yok. | Open Subtitles | سيجي,لقد بحثنا في كل مكان و ليس هناك اثر للفتاة الغجرية |
Yapması gereken tek şey onu bulana kadar onun için her yere bakmak. | Open Subtitles | كل ما عليكى فعله هو ان تبحثى عنه فى كل مكان حتى تجديه |
Kıvılcımlar falan her şey uçup etrafa saçılmış ve uzayı oluşturmuş. | Open Subtitles | كل المعادن — كل شئ انتشر في كل مكان مكونا الفضاء |
Nereye dönsem küçük bir Margaret olduğunu anlayan o kısmımı. | TED | الذي يعرف أن أمثال الآنسة مارجريت متواجدون في كل مكان. |
Bisikletler etrafta uçuyor, yanınızdan tekerlekleri geçiyor, jantlar alakasız yerlere gidiyor. | TED | وتتطاير الدراجات في كل مكان والعجلات تتدحرج بجانبك وتلقى المكابح في اماكن غريبة |
Ve öğrendiğim şu ki hatalar kesin olarak her zaman ve her yerdedir. | TED | وماتعلمته الأخطاء موجودة في كل مكان على الاطلاق. |
Güneş demokrasisine inanıyorum: Herkes, her yer için güneş enerjisi. | TED | أؤمن بدمقراطية الطاقة الشمسية: الطاقة الشمسية للجميع، في كل مكان. |
Tıpkı anlattığım gibi, tam da başlangıçta, olası çözümler her yerden önümüze geliyordu. | TED | بالضبط كما وصفتُ لكم في البداية، تم أخذ الحلول المحتملة من كل مكان. |
100,000 dolarlık ödülü kazanmak için dünyanın dört bir yanından geldiler. | Open Subtitles | إنهم قادمون من كل مكان من أجل الفوز بـ100000 جائزة مالية |
her tarafta kameralar vardı ve her tarafta komşular vardı. | TED | وكان هناك كاميرات في كل مكان وجيران في كل مكان. |
Kıyılar boyunca da böyle, her yeri aynı şekilde buluyorsunuz | TED | واذا ذهبت الى الساحل سوف تجد النفط في كل مكان |