| İşi bağlamak için gerçekten de işlenmiş şekeri beslenme biçimimden çıkardım. | Open Subtitles | بالواقع, توقفت عن تناول السكر المكرر من نظامي الغذائي لأتمام الصفقة |
| Orada işi yapmak için gerekli kişileri bulmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك ايجاد المستندات الازمة لأتمام هذة المهمة |
| Sırf bu anlaşma için şehre geldim, iyi geçse çok sevinicem. | Open Subtitles | اقد جئت الى المدينة لأتمام هذه الصفقة لذا اتمنى ان تكون جيدة |
| İşi halletmek için gereken özelliklere sahipsin. | Open Subtitles | نت لاتحتاج الحظ.انت تمتلك المهارة المناسبة المُحتاجة لأتمام هذا العمل |
| Laf kalabalığı, ateşli saldırı olmayacak. Sadece işleri halletmek için istekliliğimizi göstereceğiz. | Open Subtitles | بلا كلام منمق, و بلا غضب, مجرد تطلع لأتمام الأمور فحسب |
| Bunu başarmak için takımımla yeteri kadar infilak hakkımız var. | Open Subtitles | انا وفريقي لدينا مايكفي من المتفجرات لأتمام ذلك هل سيكون ذلك كافيا لنهرب ؟ |
| Avcı, işi bitirmek için hangi silahın kullanılacağını bilir. | Open Subtitles | .الصياد يعرف اي سلاح يجب استعماله لأتمام العملية |
| - Bu salak satış için Roger'in bazı evraklara ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | روجر يحتاج إلى بعض الأوراق لأتمام هذه الصفقه |
| Ama çekmek için hiç param yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدي مال كافى لأتمام الأمر. |
| Bu işi halletmesi için güvenebileceğim bir tek sen varsın. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذى أثق به لأتمام المهمة. |
| Bu anlaşmayı yapmak için gerekliyse. | Open Subtitles | إذا كان هذا هو الناقص لأتمام هذه الصفقة الأن... |
| İşi bitirmek için gerekli olduğunu düşündüğüm şeyi yaptım bazı hatalar yaptım ama artık her şeyi daha net görüyorum. | Open Subtitles | فعلتُ ما ظننتُ أني بحاجة لفعلهِ لأتمام العمل قمتُ ببعض الاخطاء لكني أرى الامور بشكل أوضح الأن أنا... |
| Sanırım, görevi yerine getirmek için harika silaha sahibiz. | Open Subtitles | لأتمام مهمتنا منذ ثلاثة أشهر |
| Bir tür takas yapmak için. | Open Subtitles | لأتمام بعض من التبادل التجاري |