| Çantamı getirdiğin için sağol ama artık gitmelisin. | Open Subtitles | أشكركِ لإحضاركِ حقيبتي ولكن يجب أن تذهبي الآن |
| Senin yaşadığın evimin ipotek başvurusu verdiğin için sana teşekkür etmemi mi istiyorsun? | Open Subtitles | تريدنني أن أشكركِ لإحضاركِ رسوم رهن شقتي التي تسكنين فيها؟ |
| Yaptığım zaman, seni sorgulama için alacağım. | Open Subtitles | لن يكون صعباً بالنّسبه إليّ لمطابقة خط يدكِ مع الرّساله، و عندما أفعل، فسأضطر لإحضاركِ للتحقيق |
| Oh, ama şunu bilmeni isterim ki... seni Rosewood'a getirmek için ne kadar uğraştık bilemezsin. | Open Subtitles | يا ليتكِ تعرفين كَـمْ بذلنا من جهدٍ جهيد لإحضاركِ إلى روزود |
| Getirdiğiniz için teşekkürler teğmenim. | Open Subtitles | شكراً لإحضاركِ هذا أيها الملازم |
| Evet. Kahvaltılıklar için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أجل ، شُكراً لإحضاركِ هذا الإفطار الجيد |
| Buraya gelmen için söylediğim bir yalandı. | Open Subtitles | لقد كانت كذبة لإحضاركِ إلى هُنا. |
| Getirdiğin için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لإحضاركِ إياه |
| Dosyamı getirdiğin için çok sağ ol Tiffany. | Open Subtitles | "شكرًا لإحضاركِ الملف يا "تيفاني |
| Ve bu vazo için. | Open Subtitles | شكراً لإحضاركِ أغراضنا |
| Abigail bu güzelliği bana getirdiğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أبيجيل) شكرًا لكِ لإحضاركِ) هذا المنظر الجميل إلى هنا |
| Yüzbaşı Anderson Hatfield beni sizi götürmem için yolladı. | Open Subtitles | القائد (أندرسون) أرسلنى لإحضاركِ |