| Güçlerini onu eve getirmek için kullanabilir misin, lütfen? | Open Subtitles | أتستطيع استخدام قواك لإعادته إلى المنزل ، أرجوك ؟ |
| Şey, seçim için zamanında onu buraya getirmek için yapabileceğmiz herşeyi yapsak iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن نفعل مابوسعنا.. لإعادته إلى هنا في الوقت المناسب لأجل الإنتخاب |
| Şimdi, onun eve dönmesini sağlayabileceğimi düşündüren nedir? | Open Subtitles | كيف تعتقدين أنني سأفعل شيء لإعادته إلى البيت ؟ |
| Şimdi, onun eve dönmesini sağlayabileceğimi düşündüren nedir? | Open Subtitles | كيف تعتقدين أنني سأفعل شيء لإعادته إلى البيت ؟ |
| Hava alanında bir Chopper helikopteri onu Manticore'a götürmek için bekliyor. | Open Subtitles | هناك مروحية في المطار لإعادته إلى مانتيكور |
| Belkide onu da bu işin içine sokmalıyız. | Open Subtitles | ربما سيكون لدينا ما يكفي لإعادته إلى القضية |
| Onun ölümünü kardeşimizi geri getirmek için kullanmak adil oluyor. | Open Subtitles | فمن الملائم تسخير موتها لإعادته إلى البيت. |
| Onu buraya getirmek için Cole'u bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا الوصول إلى "كول" لإعادته إلى هنا |
| Onu ısıtıp geri getirmek için 8 dakikaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | (شيبارد) أحتاج إلى 8 دقائق لإعادته إلى الحياة ولتسخينه |
| Kyle'ı aşağı götürmek için bir saat içinde gelirler. | Open Subtitles | سيحضرون بعد ساعة لإعادته إلى الأسفل |
| Onu eve geri götürmek için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | -مستعدّة لفعل ما يلزم لإعادته إلى الديار؟ |
| Sean Cahill'e gittim. Bu da demek oluyor ki Gallo'nun, ona, her nereden getirdiyseler oraya götürmek için kelepçeleri takmalarına kadar bundan haberi olmayacak. | Open Subtitles | مما يعني أن (غالو) لن يعرف بالأمر إلى أن يكبلوه لإعادته إلى المكان الذي أتى منه |
| Belkide onu da bu işin içine sokmalıyız. | Open Subtitles | ربما سيكون لدينا ما يكفي لإعادته إلى القضية |