| Adam paraLı çaLışan bir köstebekti. Onu tutuklamak için nedenLerimiz vardı. | Open Subtitles | كان واشي مقابل المال، لم نكن هناك لإعتقاله أيـّها النقيب |
| Keşke bu onu tutuklamak için yeterli olsa, ama ceset bulmalıyız. | Open Subtitles | أتمنى لو كان ذلك كافٍ لإعتقاله ولكن يجب علينا العثور على بعض الجثث |
| Hâlâ onu tutuklamak için yeterli değil. | Open Subtitles | يعمل حاليا ضمن المنطقة. هذا مازال غير كافي لإعتقاله. |
| Vukuatlarından ötürü tutuklama emrimiz hazır olsa da sürekli kılık değiştirmiş olarak görülüyor. | Open Subtitles | لدينا مذكرة لإعتقاله ولكن رجلنا دائماً متنكر |
| Gizli Servis tutuklama müzekkeresi çıkarttı. | Open Subtitles | أصدر جهاز الخدمة السرية مذكرة لإعتقاله |
| Eğer Devin Bentley'nin ismi buradaysa, onu tutuklamak için her şeye sahip oluruz. | Open Subtitles | إذا كان اسم ديفين بنتلي هنا هاذه كل الأدلة اللتي نحتاجها لإعتقاله |
| İhraç belgelerimiz hazır ama onu tutuklamak için sizin burada olmanız gerek. | Open Subtitles | أوراق القبض جاهزة لكن عليك التواجد لإعتقاله |
| tutuklamak için mi? | Open Subtitles | لايكفي لإعتقاله أعني أنه من الواضح متورط |
| - Yani, Abe Slaney gerçekten katilse, onu tutuklamak için çok hızlı davranmamız gerek. | Open Subtitles | (حسناً ، إذا هذا (آبي سلاني في الحقيقة القاتل نحنُ يجب أن نؤدي حركة فورية لإعتقاله |
| Görünüşe göre onu tutuklamak için yeterli deliliniz var. | Open Subtitles | يبدو أن لديك ما يكفي لإعتقاله |
| - Onu tutuklamak için emir aldık. | Open Subtitles | -لدينا أوامر لإعتقاله |
| Jones da tutuklamak için harekete geçsin sonra. | Open Subtitles | وبعد ذلك (جونز) سيتحرك لإعتقاله |
| Onu tutuklamak için. | Open Subtitles | لإعتقاله |
| Onun için tutuklama emri çıkartmaya vilâyete dönmeliyim. | Open Subtitles | "يجب أن أعود إلى المقاطعة لأخذ تصريحاً لإعتقاله" |
| tutuklama emri var. | Open Subtitles | -لديّ أمر قضائي لإعتقاله . |