| O'nun her şeyden çok istediği tek şey annemi geri getirip O'nu durdurmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يُريده اكثر من اي شيئ آخر هو إحضار والدتي لإيقافها |
| Karımın üstüne gelmekte ısrar ederse onun durdurmak için, tüm gücümü kullanırım. | Open Subtitles | إذا حاولت الذهاب إلى زوجتى لإخبارها فسأفعل كل ما أستطيع لإيقافها |
| Öyle olabilir..belli değil onu durdurmanın tek bi yolu var | Open Subtitles | أجل هذا الرباط قوي هناك طريقة وحيدة لإيقافها أخبريني |
| durdurmanın tek yolu da bunu gösterip insanları doğrudan korkutmaktı! | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لإيقافها هى بمنعها لإخافة الناس مباشرة |
| Söylemedi. Sadece onu durduracak hiçbir şeyimiz yoktu. | Open Subtitles | لم تقل ذلك، ولم يكن هنالك من شيء للقيام به لإيقافها |
| Sana onunla saldıracak ve onu durdurabilecek bir yol da göremiyorum. | Open Subtitles | سوف تهاجمُك بها ولا يوجد طريق واضح أراه لإيقافها |
| Lucia seni öldürmek istiyordu... ve ben de durdurmaya geldim. | Open Subtitles | لوسيا كانت تريد أن تقتلك وقد أتيت لإيقافها |
| Anılarını ve astral seyahat kabiliyetini baskı altına almak onun sana ulaşmasını engellemenin tek yoluydu. | Open Subtitles | كبت ذاكرتك وقدرتك للسفر الوهمي كان الطريقة الوحيدة لإيقافها من الدخول لك. |
| Felaketi gördüm ve durdurmak için ne yapmamız gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت الكارثة وأعرف ما يجب عمله لإيقافها |
| Marlo babasına "beni durdurmak işine geldi" gibisinden birşeyler söyledi. | Open Subtitles | وقالت مارلو بأن والدها كان يربح لإيقافها غريب |
| Bu makineyi durdurmak için bedeninizi çarklara ve kumanda koluna atmanız gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تلقوا بأجسادكم على التروس والرافعات وعلى الماكينات بذاتها لإيقافها |
| Böyle bir kadın var ve istediğini söyleyebilir ve onu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok, çünkü İftira Kanunu bize karşı. | Open Subtitles | إنها بالخارج هناك يمكنها قول ما تريد وليس هناك شيء يمكنني القيام به لإيقافها لأن قوانين التشهير ضدنا |
| Evet, ekip lideri olarak onu durdurmak için senin tehlike arz ettiğin gibi. | Open Subtitles | نعم، ولكنك أيضاً تُشكل رئاسة الفريق، المُكون لإيقافها |
| O zaman bunu durdurmak için operasyon yapmak gerekecek. | Open Subtitles | حسناً، إذن سنضطرّ لإجراء عمليّة جراحيّة لإيقافها. |
| Bunu durdurmanın tek yolu da yardım alman, ki alacaksın da. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة لإيقافها عن الحدوث إذا حصلت على المساعدة و هذا الذى سوف تفعله، |
| Onu durdurmanın bir yolunu bulmak için hâlâ vaktimiz var yani. | Open Subtitles | ما يعني أنّ أمامنا وقتاً لإيجاد طريقة لإيقافها |
| Kızı durdurmanın ilk adımı, otobüsü durdurmak. | Open Subtitles | أول خطوة لإيقافها هي إيقاف الحافلة |
| Onu durdurmanın başka bir yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقة أخرى لإيقافها |
| Eğer onu durduracak bir hakim olmasaydı jüriye yapacağı bu olurdu. | Open Subtitles | نفس الطريقة التي ستقوم بها مع هيئة المحلفين إذا لم يكن هناك قاضٍ لإيقافها |
| Başkan Joo gidip onu tekrar durduracak. | Open Subtitles | و الرئيس سوف يذهب لإيقافها مرّة أخرى |
| Belki de yaşadığımız kayıp yılda onu durdurabilecek bir şey keşfettik. | Open Subtitles | لربما إكتشفنا شيئًا في السنة المفقودة لإيقافها |
| Şuan çok yoğun işler dönüyor ve durdurmaya yardım etmeliyim. | Open Subtitles | هُناك الكثير من الأمور الهامة التي تحدث الآن وأحتاج إلى المُساعدة لإيقافها |
| Aramaya devam etmesini engellemenin en iyi yolu... | Open Subtitles | في الواقع، أفضل طريقة لإيقافها من تكرار الاتصال هي |
| Çabuk,arabana ihtiyacım var. Onları durdurmam gereken bir Bar Mitzvah var. | Open Subtitles | بسرعة أريد أن استعير سيارتك لدي مراسم لإيقافها |