| Lois beni o raporu Platt'ten almaya gönderdi. | Open Subtitles | لويس أرسلتني لالتقاط ذلك التقرير من بلات.. |
| Boşanma davası sonuçlandıktan sonra eşyalarımı almaya gitmiştim ama ev boştu. | Open Subtitles | ذهبت لالتقاط أشيائي بعد أن كان الطلاق النهائي، ولكن المكان كان خاليا. |
| Randevum April ile bilet satın almak için Bronx'a gitmem lazım. | Open Subtitles | لدي سنذهب إلى برونكس لالتقاط تذاكر لتاريخ بلادي مع شهر نيسان. |
| Tabii alt-uzay kullanılarak yayınlanan sinyalleri almak için ayarlanmadığı sürece. | Open Subtitles | سأعدلها لالتقاط الإشارة المرسلة باستعمال الفضاء الفائق |
| Ebeveynlerinin fotoğraflarını çektim, ama aslında Stacey'nin fotoğrafını çekmek için daha heyecanlıydım. | TED | قمت بإلتقاط صورة لوالديها، لكن في الواقع كنت متحمساً لالتقاط صورة لستايسي. |
| Sonra fark ettim ki, başta Congo'ya, Angola'ya, Bangladeş'e fotoğraf çekmek için gitmemiştim. | TED | ومن ثم أدركت، أنني لم أذهب أبدًا إلى الكونغو أو أنغولا أو بنغلاديش لالتقاط الصور. |
| Bu su kaynağını buldum ve her şey aynı kalırsa, eşsiz bir şey yakalamak için gerçek bir şansım olduğunu düşündüm. | TED | وجدت حفرة الماء هذه، وشعرت إذا بقي كل شيء بنفس الطريقة التي يحدث بها، كان عندي فرصة حقيقية لالتقاط شيء فريد من نوعه. |
| Evet, bir şeyler almam lazım. | Open Subtitles | نعم, أحتاج لالتقاط بعض الأشياء. |
| 20 peta-voltluk yükseltici konvertörümü almaya geldim. | Open Subtitles | انا هنا لالتقاط بي 200 بيتا محول دفعات فولت. |
| Kampüs dışındaki yeni evime taşınıyorum, o yüzden birkaç eşyamı almaya geldim. | Open Subtitles | ابن الانتقال الى شقتي الجديدة خارج الحرم الجامعي ، لذا جئت للتو لالتقاط عدد قليل من الأشياء بلدي. |
| Şey, Mercy ve Martini almaya gittiğimizi duydum | Open Subtitles | حسنا، سمعت نحن نذهب لالتقاط الرحمة ومارتن. |
| Muhbirler, şüpheliler arkadaşlarını almaya gelmiş birkaç çete üyesi. | Open Subtitles | مخبروك , والمشتبه بهم من قبلك, اثنين من أفراد العصابة هنا لالتقاط أصدقائهم. |
| Güven bana, nefes almak için sustuğunda sadece başını salla. | Open Subtitles | ثق بي وأومئ برأسك فحسب عندما يتوقف لالتقاط أنفاسه |
| Bruckheimer DVD'lerimin geri kalanını almak için geldim. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة لالتقاط ما تبقى لي من أقراص الفيديو الرقمية |
| Bu şey başladığından beri nefes almak için bile durmadık nerdeyse. | Open Subtitles | لقد توقفنا بصعوبة لالتقاط أنفاسنا منذ أن بدأ هذا الشيء |
| Hâlâ santralde Ashley Braden'in telefonundan sinyal almak için bekliyor. | Open Subtitles | لا تزال تنتظر على برج الخلية لالتقاط إشارة من هاتفك اشلي برادين و. |
| Uçan bir fotoğrafçıyım ben, ve sadece çekmek için uçuyorum. | TED | أنا مصور يطير، وأطير فقط لالتقاط الصور. |
| Belli olmuyor. Savaş fotoğrafları çekmek için buradayım. | Open Subtitles | هذا يعتمد على الحالة أنا هنا لالتقاط الصور الميدانية |
| Sabina, onalra benimle otel odasına gelmelerini söyle ...fotoğraf çekmek için. | Open Subtitles | سابينا، نطلب منهم أن تأتي معي إلى داخل غرفة في الفندق لالتقاط صورة. |
| Bu ve diğer Empresyonistlerin çalışmaları ışığın nasıl hareket ettiğiyle ilgili çarpıcı biçimde gerçek bir şeyleri yakalamak için hızlıca yapılmış belirgin fırça darbelerini kullanır. | TED | هكذا يستخدم هذا وغيره من الأعمال الانطباعية ضربات فرشاة منفذة بسرعة لالتقاط أمر حقيقي وملفت عن طبيعة حركة الضوء. |
| Hassasiyet ile el becerisinin kombinasyonu atalarımıza böcekleri, böğürtlenleri ve tohumları yakalamak için hassas motor becerisi ile ince dalları sımsıkı kavramalarını sağladı. | TED | هذا المزيج من الحساسيّة والبراعة أعطى أسلافنا القدرة الحركيّة الدقيقة لالتقاط الحشرات، وقطف التوت والبذور، مع الحفاظ على قبضة محكمة على الفروع النحيفة. |
| Biraz nefes almam gerekiyor. | Open Subtitles | أنا في حاجة الى ... أحتاج لحظة لالتقاط أنفاسي. |
| Her neyse, biz kemikleri toplamak için geldik. | Open Subtitles | على كل حال. نحن هنا فقط لالتقاط العظام ، أنتما الاثنين إبدأوا بغرفة المحرك |
| Küçük turuncu robotları mavi rafları alması için gönderiyoruz. | TED | نرسل الروبوتات البرتقالية الصغيرة لالتقاط الرفوف الزرقاء. |