| Ama yapamazsın, Çünkü sen hiçbir şeyi oluruna bırakamazsın. | Open Subtitles | لكن لايمكنكِ، لأنكِ لايمكنكِ أن تنسي أيّ شيء |
| Charlotte, izin almadan... kan tahlili yapamazsın. | Open Subtitles | شارلوت . لايمكنكِ فحص دم اي أحد دون موافقته |
| Bu büyüyü yalnız başına yapamazsın. Ve biz de sana yardım edemeyiz. | Open Subtitles | لايمكنكِ فعل التعويذة بمفردكِ ولايمكننا مساعدتكِ |
| İçlerindeki korkan şeyi görürsün onlara yardım edemezsin fakat sevebilirsin. | Open Subtitles | تـرين أفزع الأمور في داخلهم. و لايمكنكِ المـساعدة الا بـحبهم. |
| Hislerinle hareket edemezsin. | Open Subtitles | حسناً, لايمكنكِ نقييم أحد على حسب الشعور فقط |
| Ancak oraya gidip elinden anne olma şansını alamazsın. | Open Subtitles | لكن لايمكنكِ الدخول لهناك وسلب .. منها أمومتها |
| Aslında gelemezsin, çünkü mesele onunla benim aramda. | Open Subtitles | لايمكنكِ, لأنه من المفترض أن يكون أنا وهو |
| Konuşmadan hoşlanmadığında istediğin zaman çıkıp sadece "daha sonra" deyip, çekip gidemezsin. | Open Subtitles | يجب ان أقول مالدي لايمكنكِ الطقطقة بكعبكِ عندما لاتعجبكِ المحادثة |
| Zaten şehirdende çıkamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ الخروج من المدينة بأي حال |
| Ama bir gerçek var ki bunu yalnız yapamazsın. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة . هي انه لايمكنكِ فعل ذلك لوحدكِ |
| Belki zamanı geri çevirmek istiyorsundur ama yapamazsın. | Open Subtitles | وربما انتِ تندمتي على إخباري لكن لايمكنكِ التراجع الآن |
| Eğer o riskleri almazsan bu işi yapamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ أن تقومي بالعمل بدون تحسب المخاطر التي ينطوي عليها |
| ! - Anne! - Bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أمي , مهلا , مهلا , لا , لايمكنكِ فعل هذا |
| — Güçlerini paylaşabilirim, ama sen yapamazsın. | Open Subtitles | -كيف فعلت ذلك؟ -يمكنني مشاركتكِ قدرتكِ ولكن لايمكنكِ مشاركتي قدرتي |
| Anne, hayır. Lütfen. Bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أمي, كلا, أرجوكِ, لايمكنكِ فعل هذا |
| - Spencer, hayır. Bunu yapamazsın. - Neden olmasın? | Open Subtitles | سبينس , لاتفعلي , لايمكنكِ ذلك - لمَ لا ؟ |
| Pete haklı. Hislerinle hareket edemezsin. | Open Subtitles | بيت محق, لايمكنكِ الحكم على أحد بواسطة الشعور |
| Kalbinin bu kadar çok kırılmasının nasıl bir duygu olduğunu tahmin edemezsin. | Open Subtitles | لايمكنكِ تخيُّل شعور أن ينكسِر قلبك عدة مرات |
| Francis ile olan birlikteliğinin talihsiz olduğunu inkar edemezsin. | Open Subtitles | لايمكنكِ نكران قدر المرض الذي جلبتهِ على فرانسس. |
| Banyosunu bile alamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ تكلف نفقة حمام ذلك المنزل حتى |
| - Bu işin üstesinden gelemezsin. - Dalga mı geçiyorsun? | Open Subtitles | ـ لايمكنكِ فعل ذلك ـ هل تمزح معيّ؟ |
| Dinle. Hiç bir yere gidemezsin. | Open Subtitles | اصغي إليَّ ، لايمكنكِ الرحيل إلى أي مكان |
| - Rapor verilene dek evden çıkamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ ترك المنزل قبل رفع التقرير |
| öylece aramıza sızıp burada bedavaya ekmek yiyemezsin. | Open Subtitles | لايمكنكِ القدوم إلى هنا والحصول على ماتريدين بدون مقابل |