| Her şeyi kontrol edemem ve Bunu tek başıma Yapamam. | TED | لا أستطيع التحكم بكل شيء، ولا أستطيع القيام بهذا لوحدي. |
| Sizi gurur günahından kurtarmak isterdim Rahibe, ama korkarım Bunu Yapamam. | Open Subtitles | أودّ أن أحميكِ من خطيئة الكبرياء يا أختاه، لكن لا أستطيع. |
| Keşke senin tamamını alabilseydim aşkım, ama ne yazık ki Yapamam. | Open Subtitles | أود ان آخذ جسدك كله يا حبيبي و لكني لا أستطيع |
| Ve Ben artık bu şeylere sosyal ağ da diyemiyorum. | TED | لذا لا أستطيع تسمية هذه الأشياء بالشبكات الاجتماعية بعد الآن. |
| Dünyadaki herkese 'D' veremem ya. Ne kadar çok istesem de, kimi zaman... | TED | لا أستطيع أن أعطي كل البشر علامات رسوب، رغم أنّني أرغب في ذلك. |
| Ama biliyor musun, kafamı vurduğumdan beri hiçbir şeyin tadını alamıyorum. | Open Subtitles | لكن تعلمين أنني لا أستطيع تذوق شيء بعد أن ضربت رأسي |
| Üzgünüm bile bile Bunu Yapamam. Ama belki şansın açılır. | Open Subtitles | آسف، لا أستطيع ذلك عن عمد، ولكن ربما يحالفك الحظ |
| Yapabileceğim bir şey yok. Yardım etmek isterdim... - ama Yapamam. | Open Subtitles | أنا آسف ,ليس هناك ما أستطيع فعلة,أود المساعدة ,لكن لا أستطيع |
| Bizimle gel. - Bunu Yapamam beyler. - Sanırım yapman gerekeni yapmalısın. | Open Subtitles | لا أستطيع فعلها يارفاق حسنا أفترض أنك ستفعل ما يجب عليك فعلة |
| Başka bir jüri başkanı altında görev Yapamam. Böyle olmayacak. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخدم تحت رئيس آخر هذا لن ينفع |
| Hayır, Bunu Yapamam. Farklı bir karar verene kadar komutanlık kilit altında kalacak. | Open Subtitles | لا لا أستطيع فعل هذا , القياده ستبقى مغلقة حتى أقرر خلاف ذلك |
| Yapamam. Bu gece uygun bir saatte burdan çıkmaya çalışıyorum | Open Subtitles | لا أستطيع , أحاول الخروج من هنا مبكراً هذه الليلة |
| Korkarım kendimden bahsedemem, efendim, çünkü Ben ben değilim, biliyorsunuz. | Open Subtitles | لا أستطيع توضيح نفسي يا سيدي لأنني لست نفسي حقيقة |
| Ben iki evle birden ilgilenemem ve sen de yalnız yaşayamazsın. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل مصروف منزلين و أنت لا تستطيعين العيش بمفردكِ |
| Yaptığın en harika şey bu, dostum. Hayır, Bunun olmasına izin veremem. | Open Subtitles | ـ إنه أعظم شيء فعلته على الإطلاق ـ لا أستطيع تركه يحدث |
| Ben sadece kendimi hayatın ne kadar kısa olduğunu düşünmekten alamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطيع التوقّف عن التفكير حول كم الحياة قصيرة |
| Yani kaçamayacağını anlarsın, çünkü o şey Seni ezip geçer. | Open Subtitles | لذا أدركتُ أنني لا أستطيع الهرب لأن هذه الشاحنة ستلاحقني |
| İşte bu yüzden temizlikçi olamam. Böyle bir düşünce tarzım var. | Open Subtitles | لهذا لا أستطيع أبداً أن أكون خادماً كنت سأتخذ الموقف الآتي: |
| Belli ki Bunu Yapamıyorum bu yüzden boks bir çıkış yoluydu. | Open Subtitles | من الواضح أنني لا أستطيع فعل هذا لذا الملاكمة كانت مخرج |
| Bunların hepsi laboratuvar milleti tarafından yapıldı; Çoğunu kendi üzerime alamam. | TED | ذلك نتيجة عمل أشخاص في المخبر لا أستطيع أن أنسبه إلي |
| Bu gece elimden bir şey gelmez. Sabah Onu bulurum. | Open Subtitles | لا أستطيع فعل شئ الليلة ، سأبحث عنه فى الصباح |
| Şimdi Olmaz da Cuma günkü gemi partisinde olacaksın, değil mi? | Open Subtitles | لا أستطيع الآن, لكنك ستكون في حفلة الباخرة يوم الجمعة, صحيح؟ |
| O zaman konuşuruz. Gelemem. Gazinoya ve havai fişek gösterisine gidiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع الحضور أنا ذاهب الى الكازينو لأشاهد عرض الألعاب الناريه |
| Mutlu bir üç yıl olduğunu söyleyemem. Ama artık herşey geride kaldı. | Open Subtitles | لا أستطيع وصفها بأنها كانت 3 سنوات جميلة لكنها اصبحت في الماضي |
| Bundan daha büyük bir sebep göremiyorum. Galiba azmim inancımdan geliyor. | TED | ولذلك لا أستطيع التفكير في قضية أكبر، وأعتقد أني مندفعة بإيماني. |