| Kızları vurmalarına izin verme. Bu kadarı çok fazla. Nişan almışlar. | Open Subtitles | لا تسمح لهم بقتلهما، هذا مُبالغ به، إنهم يوجّهون المدافع نحوهما. | 
| Ondan nefret etmeni anlayabiliyorum, ama bu nefretin sana, seni ileride acı bir biçimde pişman edecek bir hareket yaptırmasına izin verme. | Open Subtitles | وتعلم أنني أدرك كرهك له، لكن لا تسمح لذلك بأن يقودك لإجراء قد تندم عليه بمرارة | 
| Hazırlıksız yakalanmana asla izin verme! | Open Subtitles | أبداً لا تسمح لنفسك أن تأخذني على حين غره. | 
| Hiçbirisini göremiyorsun, çünkü polis fotoğraflara izin vermiyor. | Open Subtitles | لا يمكنك رؤيتهم لأن الشرطة لا تسمح لأحد بالتقاط الصور | 
| Bir kızdan diğerine, ama kimseye gerçekten yanında olması için izin vermiyorsun. | Open Subtitles | صديقة تلو الأخرى ومع ذلك لا تسمح لأحد بالإقتراب منك | 
| Lütfen buna izin vermeyin. Yapabileceğiniz bir şey olmalı. Lütfen. | Open Subtitles | أرجوك, لا تسمح بهذا حتماً هناك ما يمكنك فعله, أرجوك | 
| 100 euro faturası senin daha fazla almana izin vermez. | Open Subtitles | , فواتير بـ100يورو لا تسمح لك أن تأخذ هذا المبلغ | 
| İzin verme Danimarka tahtının lanetli bir haram döşeği olmasına. | Open Subtitles | لا تسمح لسرير الملك الدانمركي ان يصير فراشا للفسق والفجور اللعين | 
| Beni sana karşı kullanmasına izin verme. Ne olursa olsun tamam mı? | Open Subtitles | لا تسمح لهم أن يستخدموني ضدّكَ مهما كان الأمر, إتفقنا؟ | 
| Kız arkadaşını onunla yalnız bırakma, evcil hayvanını ondan uzak tut ve asla sana dokunmasına izin verme. | Open Subtitles | لا تتركه وحده أبدا مع امرأتك، و لا تسمح له بلمسك | 
| Kalbinde boş ümit tohumlarının yeşermesine izin verme Sakın. | Open Subtitles | بأن لا تسمح لبذور الأمل الخائب بإيراق روحك | 
| O kadar içmeme izin verme dedim. | Open Subtitles | قلت لك لا تسمح لي باخذ جرعة كبيرة من الكوكايين | 
| Sen çok iyi bir çocuksun, kimsenin aksini söylemesine izin verme. | Open Subtitles | أنت فتى صلب لا تسمح لأي أحد أن يقول لك شيئاً مختلفاً | 
| Ayrıca eyalet aile üyelerinin katılmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | إضافةً إلى أن الحكومة لا تسمح لأعضاء العائلة بالحضور. | 
| Üç akşam çıktık ve hala oyuncaklarıyla oynamama izin vermiyor. | Open Subtitles | ثلاثة مواعدات وما زالت لا تسمح لي باللعب بالألعاب. | 
| Ve biliyorsun annem geceleri dışarı çıkmama izin vermiyor. | Open Subtitles | لقد تحطمت حافلتى وأنت تعلم أن أمى لا تسمح لى بالخروج عندما يحل الظلام | 
| Neden şu akli çöküntünü alıp şöylece cebime koymama izin vermiyorsun. | Open Subtitles | اسمع ، لمَ لا تسمح لي بأخذ الجزء المجنون من عقلك وسوف أضعه هنا في جيبي | 
| Dosyada sakladığın şeye bir göz atmama neden izin vermiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تسمح لي بإلقاء نظرة على ما تخفيه في المجلد ذلك؟ | 
| Bunlar sizin kategorileriniz, ama bunların sizi çok mutlu etmesine izin vermeyin. | TED | وتلك هي فئاتك، لكن لا تسمح لهم ليجعلوك سعيدًا للغاية. | 
| FBI, bir suçlunun pazarlık görüşmeleri adı altında kamuoyunda sorun yaratabilecek konular hakkında yayın yapmasına izin vermez. | Open Subtitles | الإف بي آيه لا تسمح للمجرمين أن يبثوا المشاكل كجزء من المفاوضات | 
| -Doğru. Ben yokken Sakın doktrin aşılamaya çalışma. Onlar çok tehlikeliler. | Open Subtitles | صحيح , لا تسمح له بذلك فهو يمكنه يأن يكون خطيراً | 
| Koma hastanın geniş mi geniş dosyasına gömülmen hastanın akrabalarının direkt rızası olmadan tedaviye izin vermeyen bir yöntemdir. | Open Subtitles | مدفون داخل الملف البالغ الضخامة لمريضكِ المصاب بغيبوبة استمارة لا تسمح بمعالجته بدون موافقة واضحة من الأقارب | 
| Sanırım şebekenin neden uydulara erişime izin vermediğini biliyorum. | Open Subtitles | اعتقد انّي اعرف لما الشبكة لا تسمح بالوصول الى الستلايتات | 
| Öyleyse niye ara sıra seni becermeme müsaade etmiyorsun? | Open Subtitles | إذاً لماذا لا تسمح لي بمضاجعتك أحياناً؟ | 
| Neden biraz gevşeyip, zevk almasına izin vermiyorsunuz? | Open Subtitles | لم لا تسمح لها بالأسترخاء و الأستمتاع بهذا الأمر ؟ |