| Kendileri para kazandıkları müddetçe senin para kazanıp kazanmamanı umursamıyorlar. | Open Subtitles | كما لو أنّهم لا يأبهون إذا كنت تكسب نقودًا طالما هم يكسبون نقود |
| Seni umursamıyorlar. | Open Subtitles | هم لا يأبهون فقط يتفاخرون |
| Savaştığım düşmanlar Lex, insanlığı umursamıyorlar bile. | Open Subtitles | الأعداء الذين أُقاتلهم يا (ليكس)، لا يأبهون ولو لذرّةً واحدة للإنسانيّة |
| Bu geri kalan nankörler kolonumun durumunu umursamaz, ama senin umurunda. | Open Subtitles | بقّية هؤلاء الجاحدين لا يأبهون لحالة قولوني، لكن ليس أنتِ |
| Erkekler pek umursamaz. | Open Subtitles | الرجال لا يأبهون |
| umurlarında değilsin. | Open Subtitles | ونحن اصدقاء لكنهم لا يأبهون لأمرك صدقيني |
| Burada en çok çocuklar suç işliyor. umurlarında değil. | Open Subtitles | الأطفال هنا هم من يرتكبون معظم الجرائم إنهم لا يأبهون سيهاجمون أي أحد |
| Tüketicilerin umrunda bile değilsiniz, sizi umursamazlar. | TED | لا يهتم المستهلكون بك إطلاقاً، إنهم لا يأبهون مطلقاً. |
| Burada suçların çoğunu çocuklar işler. Hiç umursamazlar. Herkese saldırabilirler. | Open Subtitles | الأطفال هنا هم من يرتكبون معظم الجرائم إنهم لا يأبهون سيهاجمون أي أحد |
| Sen buraya geleli çok olmadı Darren, o yüzden şunu unutma gerçek insanlar indie grupları umursamaz. | Open Subtitles | اسمعني، لم تمكث هنا طويلا بعد (دارين) لذا تذكر هذا، الناس الحقيقون لا يأبهون بهذه الفرق |
| Kendilerine hizmet eden insanların verdikleri mücadeleler umurlarında bile değil. | Open Subtitles | انهم لا يأبهون بالصراعات الصغيره لناس الذين يعملون لديهم |
| Yaktığı müddetçe ne içtikleri umurlarında değil. | Open Subtitles | انهم لا يأبهون ما يشربون ما دام يسكرهم. |
| Onlar para kazandığı sürece, vergimle kimin ilgilendiğini umursamazlar. | Open Subtitles | وطالما انهم يكسبون المال لا يأبهون من يدفع ضرائبي |
| Hiç umursamazlar. Herkese saldırabilirler. evet. | Open Subtitles | الأطفال هنا هم من يرتكبون معظم الجرائم إنهم لا يأبهون سيهاجمون أي أحد |