| Renan, zaten Meru'ya gidemez. Adam sakat, belki de ömür boyu, ciddiyim. | Open Subtitles | رينان لا يستطيع الذهاب لميرو هو ممكن أن يصبح مقعد لباقي حياته |
| Benim bildiğim, onu ömür boyu hapse attıranlar Büyük Jüri'nin arkasına saklanmıştı. | Open Subtitles | يا إلهي، أخيراً سمعت أن الفاسقين الذين سجنوه لباقي حياته اختفوا داخل هيئة محلفين كبرى |
| Son zamanlarındaki ruh haline göre bu kararı verirse eğer hayatının geri kalanında pişmanlık duyabilir. | Open Subtitles | واذا قام بإتخاذ القرار في حالته الذهنية الحالية قد يندم عليه لباقي حياته |
| Ama emin ol, arkadaşını bıçakladığı için acınası hayatının geri kalanında pişman olacak. | Open Subtitles | سيندم على طعن صديقه لباقي حياته التعيسة |