| Burada sıkılıyorsundur. okuyacak bir şeyler getirdim sana. | Open Subtitles | لابد أنك تشعر بالملل هنا ، لقد أحضرت لك شيئا لتقرأه. |
| Sanırım bugün okuyacak bir sürü şeyin var. | Open Subtitles | اعتقد أن أمامك الكثير لتقرأه هذا اليوم |
| Homie, sana uçakta okuyacak bir şey buldum. | Open Subtitles | (هومي) ، أحضرت لك شيئاً لتقرأه في الطائرة |
| O kitabı oku diye vermiştim ezberle diye değil. | Open Subtitles | لقد أعطيتك الكتاب لتقرأه, ليس لتحفظه. |
| Kendin oku, Vos... | Open Subtitles | .. ( لتقرأه بنفسك ( فوس |
| Lütfen şimdi git. Sana yatarken okuman için bir şey vereceğim. | Open Subtitles | اذهب، لكن يجب أن اعطيك شيئا ما لتقرأه .. |
| Bunu sana okuman için verdim, öldürmek için değil. | Open Subtitles | أنا أعطيته لك لتقرأه... لا تستخدمه للقتل |
| TV seyretme hakkın iptal oldu. okumak için bir şeyler al. | Open Subtitles | إمتيازُ مشاهدتك للتلفاز قد تم تعليقه ابحث عن شيءٍ ما لتقرأه |
| okuyacak yeni seyler lazim ona. | Open Subtitles | إنها تُريد شيئاً لتقرأه |
| - Sana okuyacak bir şey getirdim. | Open Subtitles | - أحضرت لك شيء لتقرأه |
| Yolda okuman için bir şey getirdim dostum. | Open Subtitles | هدية لك لتقرأه فى الطريق |
| okuman için birşey. | Open Subtitles | شيء خفيف لتقرأه |
| Yanında okumak için kitap falan getirmedin mi? | Open Subtitles | ألم تحضر كتاباً لتقرأه أو ما شابه؟ |