| Zaten düşününce, Başka bir seçeneği de yoktu. | Open Subtitles | حسنٌ، إذن، فكِّروا في الأمر، لم يكن لديها خيار آخر. |
| Bak Sean, annenin Başka bir seçeneği olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم انه لم يكن لديها خيار آخر |
| İşin içine biz karışınca kadının Başka seçeneği kalmadı. | Open Subtitles | أعتقد أنّه لما تدخلنا، لم يكن لديها خيار. |
| Artık duruşmayı yönetmekten başka bir şansı kalmadı. | Open Subtitles | ليس لديها خيار ألان الا الذهاب قدما في المحاكمة الآن |
| Senin babandan kaçman, onunsa seçme şansı olmaması dışında. | Open Subtitles | بإستثناء أنكش هربت منه وهي لم يكن لديها خيار |
| Biz, Matheson'ı alaşağı edince, onunda benim peşimi bırakmaktan Başka çaresi kalmayacak. | Open Subtitles | نطيح بماثيسون بالطريقه الصحيحه هي لن يكون لديها خيار سوى ان تتراجع ضدي |
| Ama yine de bir tercih şansı var. Bu sefil hayatı kabullenebilir ya da ona karşı mücadele edebilir. | Open Subtitles | ليس لديها خيار اما ان تقبل بالحياة المرفوضه او تحاربها |
| Kendi hayatı için korkuyordu ve Başka çaresi yoktu. | Open Subtitles | وانها ليس لديها خيار في هذه المسألة |
| Ray, bir hayvanı köşeye kıstırırsan canı için savaşmaktan başka şansı kalmaz. | Open Subtitles | راي ، إذا ظهر حيوان في مأزق ، انه ليس لديها خيار سوى القتال. |
| Bıçağı kullanmaktan Başka çaresi kalmadı, dedektif. | Open Subtitles | لم يكن لديها خيار ولكن أن تمارس ذلك السكين، المخبر. |
| Bak Sean, annenin Başka bir seçeneği olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم انه لم يكن لديها خيار آخر |
| Öğrenileceğinden endişe eden Bayan Shin Başka bir seçeneği olmadığını hissetti... | Open Subtitles | ... و خوفاً من أن يتم كشف فعلتها لم يكن لديها خيار سوى أنها |
| Borte Başka bir seçeneği olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | بورتي) عرفت بأنها ليس لديها خيار) سوى الإستسلام |
| Belki Başka seçeneği yoktu. | Open Subtitles | لم تتصرف هكذا من قبل ربما لم يكن لديها خيار |
| Önemli olan, ülkenin Başka seçeneği olmadığı gerçeğidir. | Open Subtitles | الجزء الأهم كان حقيقة أن البلد لم يكن لديها خيار آخر |
| Arkadaşlar senin meşgul olduğunu söylese, o da başka planlar yapmak istese, o zaman Başka seçeneği kalmaz. | Open Subtitles | فلو قلتم أنكم مشغولون لن تحاول وضع خطة بديلة عندها لن يكون لديها خيار آخر |
| Elinde ne gibi bir şansı var ki? | Open Subtitles | ليس لديها خيار ؟ |
| Belki başka bir şansı yoktu. | Open Subtitles | ربما لم يكن لديها خيار |
| seçme şansı yoktu. | Open Subtitles | ما كان لديها خيار. |
| seçme şansı olmayabilir. | Open Subtitles | ربما لم يكن لديها خيار |
| İleriki günlerde Lindsay'ın beklenenden erken biçimde otelden ayrılmaktan Başka çaresi kalmadı. | Open Subtitles | فى الايام التاليه ليندسى لم يكن لديها خيار ... سوى ان تغادر الفندق قبل الموعد الذى خططت له |
| Başka şekilde tepki verme şansı var mıydı sence? | Open Subtitles | أتظن أنه كان لديها خيار في كيفية تصرفها ؟ |
| Annenin çaresi yoktu. | Open Subtitles | ماما لم يكن لديها خيار |
| Eğer reddederseniz, drama öğretmeninizle ilişkiniz olduğunu açıklamaktan başka şansı kalmaz. | Open Subtitles | وإذا رفضتم , لن يكون لديها خيار سوى أن تخبر عن علاقتكم العاطفيه ..مع مدرس الدراما |
| Teslim olmaktan Başka çaresi kalmayacak. | Open Subtitles | لن يكون لديها خيار سوى الأستسلام |