- Selam Lillian. - Oh, selam Ed. Bugün bir sürü ziyaretçisi var. | Open Subtitles | ــ مرحباً يا ليليان ــ مرحباً يا إد، لديه الكثير من الزوار اليوم |
Bana kalırsa, toplumumuzda bir sürü de aç sanatçı var. | Open Subtitles | أود أن أقول مجتمعنا لديه الكثير من الفنانين يتضورون جوعا |
Eski kocam ile bir sürü sorun yaşadık ama boşanmadık. | Open Subtitles | زوجي السابق كان لديه الكثير من المشاكل ولكننا لم نتطلق |
Rafael'in çok işi var. Bütün yıl buraya tıkılıp kalıyoruz. | Open Subtitles | رافائيل لديه الكثير من العمل نحن عالقون هنا طيلة العام |
Aman'nin fazla vakti kalmadı... | Open Subtitles | آمان ليس لديه الكثير من الوقت |
Bu adam gerçekten kafayı yemiş. | Open Subtitles | لديه الكثير من الجرأة |
Çocukları olamıyordu, bundan dolayı bir sürü çocuğa sahip kardeşlerini görmeye geldiler. | Open Subtitles | لم يستطيعوا انجاب الأطفال فذهبوا لعند أخ لهم لديه الكثير من الأطفال |
Bu biraz zaman alacak. Charlie'nin bir sürü arkadaşı var. | Open Subtitles | هذا سوف يأخذ وقتا تشارلى كان لديه الكثير من الأصدقاء |
Bu adam pad tutma işinde çok iyidir, sana bir sürü şey öğretecek. | Open Subtitles | هذا الرجل جيد مع القفازات سيعلمك الكثير من الاشياء لديه الكثير من المعرفة |
Bu şeyin neler yapabileceği hakkında bir sürü fikri vardı. | TED | لديه الكثير من الأفكار حول ما يستطيع هذا الشيء أن يفعله. |
Sinir sisteminde bu çeşit bir sürü giriş çıkışı olan kanallar bulunur. Bunlar hareket, hafıza ve bilinç yollarını kontrol ederler. | TED | الجهاز العصبي لديه الكثير من هذه القنوات وهي مسيطرة على مسارالحركة والذاكرة والوعي. |
Şu öldürdüğün çocuğun bir sürü arkadaşı varmış. | Open Subtitles | ذاك الطفل الذي قتلته لديه الكثير من الاصدقاء |
bir sürü arkadaşı var. Hayvanlar, kuşlar. | Open Subtitles | لديه الكثير من الأصدقاء الحيوانات والطيور |
bir sürü işi vardı. Mükemmel işler çıkartıyor. | Open Subtitles | نعم، انا متأكد من انه لم كان لديه الكثير من العمل للقيام به. |
Hala bir sürü dostu var. | Open Subtitles | ولا زال لديه الكثير من الأصدقاء والمعارف |
Steve bir sürü kişi tanımıştı, bu işte bilinen kişiler ona önem vermeye başlamışlardı, ilginçti. | Open Subtitles | وستيف كان لديه الكثير من الأشخاص الأكبر منه سنا بدؤا يلقون له اهتمامًا الشيء الذي كان مدهشا |
Lex'in çok kalın bir cüzdanı var, ve Jonathan'ın en azından bunu eşitleyecek bir miktara ihtiyacı var. | Open Subtitles | ليكس لديه الكثير من المال و جوناثان يحتاج على الأقل .المال لمجاراة ذلك |
Bay Wells'in çok düşmanı var. | Open Subtitles | السيدويلز لديه الكثير من الاعداء معظمهم من ايام العمل القديم |
Aman'nin fazla vakti kalmadı... | Open Subtitles | آمان ليس لديه الكثير من الوقت |
Aman'nin fazla vakti kalmadı... | Open Subtitles | آمان ليس لديه الكثير من الوقت |
Bu adam gerçekten kafayı yemiş. | Open Subtitles | لديه الكثير من الجرأة |
Ayrıca boş zamnın yanında pek çok aleti de vardı. | Open Subtitles | ولأن لديه الكثير من الوقت، كان لديه الكثير من الأدوات. |