| Ama bugün sırtım ağrıyor, o yüzden başka zaman yaparım. | Open Subtitles | لكن انا أواجه مشاكل اليوم لذا لذا علي اتخاذ احتياطاتي |
| İtaatsizlik bir şeyler söylemektir yani... o yüzden itaat ediyor. | Open Subtitles | أن تعصى معناه أن تقول شيئاً، لذا لذا فهو يطيع |
| Tıpkı benim gibi. O yüzden... Bence müzisyeni seçmelisin. | Open Subtitles | مثلي .. لذا .. لذا أعتقد انه يجب ان تختاري |
| Pek zaman tanımadın o yüzden eşyalarını ayıramadım. | Open Subtitles | أنتِ لم تُحددي الوقت، لذا لذا لم أنتهي من فرز الأغراض. |
| biz üçüncü vardiyada sıkılmıştık, bu yüzden onu temizlemeye karar verdik. | Open Subtitles | لقد شعرنا بالملل أثناء الوردية الثالثة لذا... لذا فقد قررنا تنظيفها. |
| Alman turistlerle doluymuş bu yüzden ikimize de dönüş bileti aldım. | Open Subtitles | إنها مليئة بالسياح الألمانيين لذا لذا إبتعت لنا تذكرة عودة. |
| Bu yüzden böyle derin bir mirasa sahip olan bir yer bana huzur dolu olarak gelmiyor. | Open Subtitles | لذا.. لذا أنا لا أظن أنها مطمئنة جداً، وإنما كمكان لتراث عميق. |
| O yüzden bu işi yapmaya, burada çalışmaya nasıl devam edebilirim söylesene? | Open Subtitles | لذا... لذا كيف يفترض أن أواصل هذا، أواصل العمل هنا، بينما... |
| Ardından benden şüphelenirlerdi bu yüzden bu yüzden evet dedim. | Open Subtitles | ومن ثم سيشتبهوا بأمري، لذا... لذا وافقت. |
| Bu yüzden dün gece sana "doktor" dedim. | Open Subtitles | ... لذا لذا حين ناديتك بالطبيبة ليلة امس |
| Bu yüzden onu bırakmak zorundasınız. | Open Subtitles | لذا... لذا يجب ان تطلقوا سراحه. |
| O yüzden neden doğruca sadede gelmiyoruz? | Open Subtitles | ...لذا لذا لما لانتخطى الوسيط؟ |
| O da, "Anneciğim, o gruptakilerin hepsi zavallı" dedi, o yüzden ben de ona dedim ki, "Monaco prensesi Caroline..." | Open Subtitles | فيرد عليه قائلا: "كل مرتادي إصلاحية آباء من دون رفقاء مجرد فاشلين"، لذا... لذا فقلت له: "الأميرة (كارولينا) من (موناكو)..." |
| O yüzden o iş de bitti. | Open Subtitles | لذا... لذا ... هذا انتهى |
| O yüzden... o yüzden... | Open Subtitles | ...لذا... لذا |