| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Tuzsuz yokmuş, o yüzden Afrika'ya gidip sana özel olarak bunlardan aldım. | Open Subtitles | لم يكن لديهم الغير المملّحة لذلك ذهبت لإفريقيا وجلبتُ لك هذه خصّيصًا |
| İşe başlamadan önce bir kaç günüm vardı bu yüzden eve gitmiştim. | Open Subtitles | لديّ بضعة أيام إجازة قبل أن أبدأ الوظيفة، لذلك ذهبت إلى المنزل. |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Ben de onları yıkmama yardım edebilecek tek yere gittim. | Open Subtitles | لذلك ذهبت الى المكان الوحيد الذى يستطيع مساعدتى على تدميرهم |
| Havaalanına gittim. Sahipsiz valizler vardı. Kenara bırakılmış, öylece duruyordu. | Open Subtitles | لذلك ذهبت إلى المطار، ولديهم أمتعة متروكة بالجوار، متروكة هناك |
| Yemek molamda onu görmeye gittim ve doktorum bana, göğüs kanseri olduğum için çok üzgün olduğunu söyledi. | TED | لذلك ذهبت لرؤيتها في استراحة الغداء، وقالت لي الطبيبة أنها تشعر بالأسف لإبلاغي بأنني مصابة بسرطان الثدي. |
| Sonunda yatmaya gittim, bu benim için böyleydi. | TED | لذلك ذهبت لأنام وهذا كل شيء بالنسبة لي. |
| Durumum nüksetti. o yüzden tek başıma onu görmeye gittim. | Open Subtitles | كنت أعاني من انتكاسة . لذلك ذهبت لرؤيته لوحدي |
| bu yüzden bu şeyin nasıl çalıştığını öğrenmek için kütüphaneye gittim. | TED | لذلك ذهبت إلى المكتبة لمعرفة كيف يعمل هذا الشيء. |